Sahte kahramanlar vardı eskiden.
Şimdi sahtekâr kahramanlar var.
İliğine ümüğüne kadar sahte ve sahtekâr.
*
İhtilal yapmanın mümkün olduğu zamanları hatırlayın…
Sadece devletin televizyonu ve devletin PTT si, devletin olan asker, polis.
Ben ihtilalda evime telefon edecek bir telefonu bulamadım, olsa bile o telefon köyde sadece muhtarda vardı.
İhtilal o şartlarda mümkündü.
Dünyanın her yeri için geçerlidir bu; artık ihtilal olmaz da değil, olamaz.
*
Bunu bilenler askere efelenmeye başladı birden bire…
Kimi diyor ki; biri sıkıysa aklından geçirsin.
Öteki diyor ki; askerlik konusunu askere sorsan ne olur, sormasan ne olur?
Dün benim ihtilalın o şartlarında direnirken bu gün kü efelenen kahramanlar yutkunamıyordu bile…
Her biri bir paşanın yağdanlığı idi.
28 şubatta bütün değerlerini altüst edecek kararlara bizzat imza atmış adamların bu kadar kahramanlıklarına “sahte” demiyorum, diyemiyorum.
Çünkü sahte aslına az çok benzer.
Sahtekâr kahramanlar diyorum.
Dün askere bu gün küresel güçlere eyvallah çekerek bir yere gidiyorlar.
*
Kaç gündür sokak eylemlerinden gençler tutuklanıyorlar.
Sebep?
Füze kalkanına tepkilerini ortaya koymak.
Ama İran “vururuz” diyor.
Tepkiye güçle müdahale varsa, hadi buyurun beyler.
İran vururuz diyorken susun, gençler yapmayın deyince kodese atın.
Kahramanlar ya bunlar, onun gereği…
*
Bir olay geldi aklıma.
Köylerden birinde muhtara misafir gelir, muhtar misafirin atını katırını kendi ahırını dağıtmamak için başka bir komşunun ahırına bağlar.
Ama hayvanlar başka başka kişilere ait olduğu için ahırı da yabansıyarak bir birlerine çiftelerle yanaşırlar ve ortalığı harap ederler.
Zavallı adam sabah ahırı boşaltır ki, ne görsün…
Hayvanları bağlamak için kazık yapmakta kullandığı başkasının satırı, başkasından getirdiği kazıklar, ipler, saplar samanlar…
Yıkılmış oluklar, duvarlar, kapılar pencereler…
Oturur bir türkü yakar haline.
Hürmet elin hatır elin
Eşek elin katır elin
Kazık elin satır elin
İti miydin sen muhtarın
Sana ne der evde karın…
*
Bizim dış siyasetimize uygun bir olay…