Yalan söylemekten hoşlanmayız belki...
Ama yalan söyletmekten...
Yalan dinlemekten...
Yalana inanmaktan ölümüne haz ediyoruz...
*
Yalan söylemiş dün...
Safça inanmışız...
Adam yine gelir yalana başlar...
Bu sefer ahmakça inanırız...
Yetmeeeez...
Yine gelir söyler...
Aptalca inanırız...
Yani adam bizi salak yurduna, öküz yurduna koydukça haz duyarız...
İnanmam, demek yerine...
Salakça inanırız..
*
Siyasetteki soytarılığın ana unsuru bu...
Haklı adamlar...
Seçim yaklaşırken şeytanlıkları liste yaparlar.
Kim nasıl kandırılacak onun formülü bulunur...
Halkın aleyhine olacak her yasa seçim sonuna ertelenir...
*
Hatta salaklaşanların sayısı umut verecek derecede ise...
Seçim öncesi bir kılıf hazırlanır ve çıkarılır...
Artık korku duvarı yıkılmış, halkın tehdidi kalmamıştır...
*
İşte size bir örnek...
Kırk bin insanın katili ile görüşen bir heyet...
Bu İmralı puştunun eşbaşkanı değil, bir siyasi partinin başkanı değil...
Sıradan ve dağdan inme, partide yönetim görevi olmayanlar...
*
Karşısında kim var?
Koskoca devletin bakanları...
Ve sırıtarak, soytarıca alçağa sayın diye diye...
Bir idam hükümlüsünün, bir katilin 10 emri okunuyor...
*
Ustaca ve kandırmaya yönelik...
Seçimlerde milli hassasiyeti olan...
Milliyetçi vatansever insanlara çaktırmadan...
Güneydoğu oylarının kaçırılmaması üzerine kurulu bir plan...
*
Slogan "kan dursun"
Şimdi okuyuculardan bu yazıma karşı çıkanlar olacak...
Bu vatanı kimse bölemez, ilk ben karşı çıkarım, diye de kendi kendine efelenecek...
*
Salaklar kahraman olmaz, kahraman gösterilir ve kendini öyle sanır.
Kahramanlar akıllıdır,
Her kahraman için vatan anadır...
Anasına laf atana -bırakın tecavüzü- razı olandan kahraman olmaz.
Sahtekara güvenenden kahraman olmaz.
Haine güvenenden kahraman olmaz...