Kürdüm denince kaybolan hakların arayışı…
Türk’üm deyince ırkçılık…
Ülkenin başvekili millet ve ırk kelimelerini aynı manada kullanınca aklıma ilk gelen soru; cahil mi?
Ama bir ülkenin başbakanına yakışmaz bu kelime…
Sonra gafil mi, daha sonra dozu arttıkça artan sorular geliyor…
Kızıldağ’dan çıkan çayın Karadeniz’deki vuslat noktasına varıp; bu bizim çayımız, adı Kızılçay’dır, adını değiştirin, diyen bir meczuptan farkı ne?
Irk ile millet kelimesini aynı manada kullanan densizin…
Çay ile ırmağı fark edemeyecek kadar ahmak birinden farkı ne?
Millet olmakla olamamak arasındaki farkı görmek için inin güneye…
Coğrafi isimlere göre adlandırılan…
Aşiretlere göre adlandırılan…
Irklara göre adlandırılan…
Mezheplere göre adlandırılan…
Düşmanların tahriklerine aldanan, körleştirilip bölündükten sonra bir avuç şirrete teslim olan kalabalıklara bakın…
Kardeşliklerini imanla bütünleştirmek yerine ırk, aşiret, mezhep vs. alt kimlik ve kişiliklerle uğraşan sömürülen devlet müsveddelerine bakın…
İngiliz, Fransız, ABD gibi şer odaklarının onlar üzerindeki hayallerine dikkat edin…
Tarihlerini yırttırdılar.
Şuurlarını kafa karıştıran demokrasi sloganlarıyla kaybettiler.
Millet olmak yerine, milliyetçilik yerine ırkçılık yaptılar ve durum ortada…
Bir milletin mensupları ırklara bölünemez.
Çünkü asırların verdiği kardeşlikler, akrabalıklar, kaynaşmalar tek vücut yapmıştır.
Bölmeye çalışırsanız kaos olur, kardeş katilleri yamyamlar çıkar ortaya…
Kardeşliğin bitirildiği yerde ihanet vardır, katliam vardır, başkalarına maşalık vardır…
Ortaasya’da bu felaketleri yaşamış bir yaşlı profesör, Taşkent Üniversitesi lokalinde Osmanlı ve Ortaasya Türk Devletlerinin farkını anlatırken gözleri yaşarıyordu….
“Balam, Buradan Anadolu’ya giden Türkler nizam için çalıştı, orada bulunan veya vardıkları yerdeki her adamı adam yurduna koydu, kardeşlik ilan etti ve kardeş yaptı hepsini.
Devlete sahip çıkan, milletine sahip çıkan, harsına, irfanına sahip çıkan, ırk ve mezhepleri hatta dinleri kardeş yaptı.
Ama buradaki kalanlar ayrılıkları, farklılıkları öne çıkararak enaniyet yaptı, bir olmadı, birlik olmadı ve millet olmadı, millet olan bir avuç Rusya’ya esir oldu.
Kabilecilerin yaşayacak toprağı, iman edecek dini olmaz, millet varsa vatan vardır, vatan varsa devlet vardır, devlet varsa düzen vardır, bayrak vardır, din vardır”
Derken halini görmeliydiniz…
Millet olmuş muazzam topluluğu ırklara ayırırsanız, ırklar rahat mı edecek?
Onlar da o ırkın içinde aşiretlere ayrılmayı, aşiret farklılıklarını öne çıkarmaya çalışacaklardır.
Bu gün bize farklılıkları öne çıkartmak için, bölmek için talimat veren AB ve ABD de var mı böyle bir çalışma…
Devlet siyaseti diye ileri sürülen Kürtçülükten hemen vazgeçilmeli…
Millet olma duygusunun sıcaklığını her ferdinin hissettiği bir siyaset izlenmelidir.
Irkçılıkla milliyetçilik kelimelerinin anlamını anlamak için…
Araplara bakın, Rusya hâkimiyetindeki ırk ve coğrafi özellikleri öne çıkarılan ufalanmış sömürülen devlet müsveddelerine bakın.
Ve Türkiye’de millet sözünden tiksinen namertlerin, münafıkların, masonların, hainlerin konuşmalarındaki niyetlerine bakın…
Sonra milliyetçiliğin ve ırkçılığın farkına varırsınız…