O’nu çocukluğumda tanıdım.
Kasabada orta mektebe giderken, her gün okul çıkışı Koca Reis’in küçücük mütevazı bakkalına uğrar, ekmek, peynir, helva alarak çekilir bir kenarda yerdik.
Kendisi bir dönem kasaba belediye başkanlığı yapmış; ama ilkokul mezunu, sosyal demokrat, dik durmayı seven, iki metre boyu ve geniş yapısı, babacan tavrı ile koca reisliği hak eden biri.
Yolum düştü dükkânına uğradım Koca Reis’in.
Çok memnun oldu, kendi bahçesinden getirdiği elmaları yerken konu geldi siyasete.
Adam öyle yorumladı ki, tv.lerde çıkan bazı yazar soytarıları, Soros’un ve düzenin tescilli budalalarının dinlemesini çok isterdim.
"Hasan’ım, çözüm bek kolay, amma bunlar keşfime gore Avurpa’nın dediklerini namaz şuuruyla yapıyorlar.
Memleketimin bir sürü deri var, bir tane kanun çıkaramazken, Avrupa Birliği şu hayınlık kanununu çıkart deyince kanun hemen çıkıyo.
Bu benim pek zoruma gidiyo, amma yukardakiler utanmıyo.
Amarka Iraktan giderken ordaki aşiret ağalarının, teröristlerin derdi bizim hokümeti perişan etti.
Daha düne kadar selam verilmeyen, bizim pasaportunan gezinen dürzülerin ayağına kadar gidip, Allah aşkına şu teröristlere sahip çıkın, onlarla mücadelede yardım edin diye hemşerimiz Beşir Atalay yalvarıyo…
Koca Reis sandalyasından geriye doğru kaykılarak, öfkesini bir kaç ağır kelimede özetliyor “Bu gadarı da ayıp beeee” diyor
Gardaşım ordaki pezevenklerin kampı belli mi, belli…
Sarın edrafını, kesin yollarını, açlıktan vanılayı vanılayı köpek gibi gebersin getsin.
Ordakılara da Talabani, Malabani kim varısa çağı, de ki; bunlar benim duşmanım, bunlara arka çıkanda duşmanım, biriniz bunlara bir ekmek verirseniz, ananızı ağladırım, desinler…
Bakın nasıl köpekler gibi yalvarıyolar.
Bi açılım lafı çıktı, evvela Kürt Açılımı dediler, millet yutmadı.
Çevirdiler Demokrasi açılımına; O zaman ben derim ki, gel emmoğlu dokunmazlıkları kaldır İstanbuldaki dosyaların temizlensin, partiler yasasını çıkart, seçim adaletini getir, benim bir vekilim yüz bin oyunan seçiliyo, güneydoğuda onbin oyunan seçiliyo, olmaaaz, adaleti getir.
Genel merkezler vekil adayını seçmesin ben seçeyim, demokratik açılım bu işte.
Bunu da halk yutmadı, bu sefer Milli Birlik açılımı diyorlar… Milleti aşiretlere yörüterek milli birliği nasıl sağlayacaksın.
Bir şerefsiz çıkmış milletin, devletin aklına sövüyo.
Ulan bu milletin aklı ile milleti yönetseler senin yerin anayın hacethanesi olur da, bu milleti yönetenler milletden değil.
Ayıp ya, teröriste açılım diye diye ortalık kan golüne döndü.
Bir de yıllar önce öldürülen teröristlerin faillerini bulmak için gizli danıklar, şahitler gullanıyolar, devlete küfür ettiriyorlar.
Amma bu vatan için şehit olan kaç askerin faili bulundu?
Her gün yakılan yıkılan yerlerin hangisinin failini yakaldınız, gozünüze baka baka yakıp yıktılar.
Allahtan korkun milleti yönetirken.
Millet aç, sefil, belediyelerin hepsi işçisine borcunu ödeyemiyo, hizmet veremiyo, belediyecilik çöktü, bunu yazın.
İşçi sokakta, memur ayaklanmış, emekli zaten bitmiş, çiftçinin hepsi hacizli, köylerde tarla satanların hesabı yok.
Küçük çaydanlıktan son bardakları doldururken, biraz da çok konuşmanın verdiği eziklikle gülerek “başını ağrıttım” dedi.
Ama son cümleyi ekledi… Gurban olduğum, ben tek şey bilirim, bu millet çok susar, uysal durur amma bi de gonuşup ayağa kalkarsa, yapılan şerefsizliklerin de hesabının sorar."
Eee Koca Reis, sen Anadolu’sun, sen milletin kendisin, ne deyim. Ekleyecek sözüm yok, ellerinden öpüyorum…