Koca reisin daracık dükkânında terazi kefesinde getirdiği elmaları yiyoruz.
Hemen yanımda oturan Kör Bayram şen şakrak hikâyeler anlatırken Koca Reisin kızgınlığını hissediyorum
Az sonra Kör Bayram çıkıp gidiyor.
Reise sebebini soruyorum “ Reis, Kör Bayram yıllardır tanıdığım kasabanın şen şakrak adamlarından biri. Sen o güldükçe neden öfkelendin.
Ben bunu gordüğümde millet aklıma geliyo.
Adamın avradı gitti, bebe belik arada geziyo, evinde tek lokma ekmek yok, orda burada garnını doyuruyo, daha da Tayip, diyo…
Aha da sana bir tipik nümune…
Söz kendiliğinden siyasete geldi oturdu.
Milletin gidişatını düşünmemesine, birilerinin güdümüne girerek aklını ve mantığını çalıştırmamasına değindi.
Sonra iş geldi Samsun’daki malum olaya ve ardından gelen iki şehide.
Gözleri dolup geldi, dudakları titreyerek “bir şehit adı anılınca yüreğim yanıyo, dizimin bağı çeziliyo. Öfkemi zorluyom.” Diyor.
“Bu açılım gudurgunluk getirdi.
İnsanlar birbirinden üşümiye başladı.
Goyun goyuna böyüdük biz Kurtlerinen. Benim ebemde Kürt.
Şu gasabada her soydan adam var, hatta Ermanı bile var.
Amma biz bunların heç birini aklımızın ucundan bile geçirmedik bu gune gadar.
Birbiriynen akraba olmıyan da yok, buna inanın, herkez birbirinin akrabası.
Kimse kimseden utanmaz da, yelçerlemezde (küçük görmek)
Ben çok başvekil gordüm, yaşım yetmiş sekiz.
Galdırımlar yerimeynen aşınmaz diyeni gordüm, birbirinin yolsuzluğunu annaşıp meclisde aklananları gordüm, devletin malını yandaşına yedireni içireni gordüm, amma beylesini ilk defa gordüm.
Her ana beylesini doğuramaz, doğurmasında.”
Sebebini sormak istedim, ne bu başvekilin farkı?
Yav gardaşım bir başvekil şehidine kelle, gatile sayın, der mi?
Bi başvekil, -inkâr mı edelim, bu ülkede Türk olmayanları govduk- der mi?
Böyle bi şey varıdı da seni niye govmadılar, babanı, dedeni niye govmadılar. Ağzını açıca ben Gurcüyüm, garim Arap, diyon?
Demek ki, bu memlekette govuldu dediklerin başvekil bile oluyo.
Sıralıyo…
Bi başbakan gormedim ki, töreristlerin on binlerce adamının depkisini hazmediyo, onların bayrak açmasını hazmediyo, onları it resmi daşımasını hazmediyo, dövlete söğmesini hazmediy, ammaaa, şehit cenazelereindeki galabalığı hazmedemiyo.
Gardaşım, o sologan atan deliganlılar, o şehidi aynı şekilde sologan atarak saldı asger ocağına.
O zaman sevgilerini haykırdılar, şimdi acılarını haykırıyollar, sana ne, bu millet ne diyeceğini sana mı danışacak?
Laf Samsun’dan açıldı da nerelere geldik.
Bi kere Samsun’da bunlar ne geziyo, neye geldi? Onlar töreristlerin dükkânını bastığı adamın mahkemesine gelmedi mi?
Orda ölen töreristin savunmasını yapmıyollar mı? Yapıyollar?
Ordan bi deliganlı çıkıp “Ayıp, bölmek istediğiniz devletin arabasıynan buralara geldiniz” diyo. Haksız mı?
Ordan Apo nun vekili “susturun şu terbiyesizi… Köpekler, bilmem neler” diye basıyo zılgıdı.
Garşısındaki başvekil veya Açılımcı değil, goç gibi Anadolu deliganlısı, hazmedemiyo ve olan oluyoooo.
Attılar içeriye, verdiler adalete…
Gardaşım herkez özür dilerken, Onların başı, Demirdaş mı neyise o, aynası maynası hepsi bunun intikamı alınacak, demediler mi?
İşte bu gelen iki polis şehit o beyannarın neticesi.
Amma bazı şerefini menfaatine veren televizyonlar töreriste zerre gadar leke gondurmadılar.
Ulan utanmazlar bunu birileri dezgah yapdı, diyo.
Heee, dezgah var gardaşım, hemi de çok hayın bir dezgah var.
O dezgahın içinde sizde varsınız.
Yeter, Allahdan gorkun, bu millete duşman olan ne gadar satılmış, gıllı, cılbak hayın varısa Ganalınızı açdınız…
Ne gadar hayınlık varısa yapdırdınız, milleti bölenleri put ettiniz. Her haberiniz iddalara gore, iddalara gore diye başlıyo.
Allah aşkına kimden yanasınız, gavurdan mı, hayından mı, milletten yana mısınız?