Hayrünnisa Hanımefendinin atlattığı kazada görev yapan polislere 24 maaş ikramiye varmış.
Bu vatanın kurtuluşunda emeği geçen kahramanların çoğu geçim derdi çekerken…
Gazilerin durumu, şehit yakınlarının sıkıntıları ortada iken…
Nice kahramanlıklara imza koyanlar değil iki yıllık maaş tutarında ikramiye almayı, birkaç ihbar mektubu ve itirafçı ifadeleriyle içeride yatarken…
Adamın aklına gelmiyor değil.
-Vatan da neymiş Firs Lady kurtulsun yeter.
&&&&
Ahmet Şık’ın yayınlanmayan kitabına el koyan adalet…
İmralı haininin piyasada satılan 10 u aşkın kitabına göz yuman da adalet…
Üstelik ikisi de bir kurumda yaşayabiliyor…
Birinde bir zatın devlet üzerindeki etkisi anlatılıyor, belki de anlattıkları doğru veya yanlış…
Adalet onu soruşturmak yerine yazarı kodese atıyor, adamı da bir varlığı hukuken ispatlanamayan bir örgütle irtibatlandırma gayretine giriyor…
Öteki şahsın ihanetine dünya şahit olmuş ve hukuk tescil etmiş.
Yazdıkları isyan, ihanet, bölücülük; kendisi katil…
Ama olsun, ikisinde de bağlayıcı iki önemli hatır var.
Birisi efendi hazretlerinin hatrı…
Öteki şeytan aleyhillanenin hatrı.
Hem şarap içen hem de puta pisleyen kuş gibi…
Yine de akıl endaze bilmiyor…
Sormadan edemiyor insan…
-Adaletin bu mu dünya?
&&&&
Son ÖSYM şifreleme operasyonunun ardından açıkladılar.
Reisicumhur; ikna oldum, dedi sonra çevirdi kaz yanmasın diye “ikna oldum dedimse de bu bana göre”
Başvekil de aynı görüşü açıklayınca Seyyar Tayyar’ın dediği gibi “patladı gitti”…
En samimi itiraf başkan Demir’den geldi…
İşgüzarlık ettik, acemilik ettik.
Eyvallah Sayın Demir…
Aklıma bir Anadolu sözü geldi…
Acemi nalbantlar eskiden işi öğrenmek için çerçilerin eşeklerine (af buyurun, teşbihte hata olmaz) işgüzarca bir eda ile nal çakmayı teklif ederler ve ücret istemezlermiş.
O biçarelerde çaresiz eşeklerini teslim ederler, ama nal çakıldıktan sonra biçare hayvanın ayağı yara bere içinde kalırmış.
Çerçinin eşeği iyileşinceye kadar da acemi nalbandın evinde yer içer, yatarmış…
Ama onların bile acemiliklerini atmaları için bedel ödediklerini düşününce…
Sizde ki pişkinliğe şaşıyorum.
Tamam, acemi nalbant çerçi eşeğinde öğrenirmiş…
İyi de kardeşim senin acemiliğin eşeğin nalı değil, bu milletin istikbalinin taa kendisi…
&&&&
Kurt yanında yavrusu ile bir köy yakınından geçerken köyün itleri kovalar…
Uzaklaşıp bir tepeye çıkınca yavrusu sorar “baba biz mi yiğidiz, it mi?” diye.
Kurt “İt ne oluyo, elbette biz” der.
Yavru “Niye biz kaçıyoruz da o kovalıyo?”
Kurt “Onun boynuna tasma vurup yalayanı var” der…