Daha düne kadar 'güvenlikçi politikalar'ı terk edip 'demokrasi'ye geçişimizi kutlarken, şimdi Silopi'de, Cizre'de, Sur'da binlerce güvenlik görevlisiyle ve tanklar eşliğinde hendekler kazılmış, tuzaklanmış, terörist doldurulmuş ilçelerde yeniden hâkimiyet kurmaya çalışıyoruz...

Hani 'akıl tutulması' sona ermişti ve 'güvenlikçi politikalar'ı bırakıp, 'insan hakları ve demokrasi'yi esas aldığımızda, her türlü milliyetçiliği ezdiğimizde, ret, inkâr ve asimilasyon politikalarını kaldırdığımızda birlik ve beraberliğimiz pekişecek, kardeşlik duygularımız coşacaktı? Hani engel 'Ne mutlu Türk'üm diyene' yazılı tabelalar ve Andımız'dı?

Yalan rüzgârının sonuna geldik ama ne büyük mâliyetle... Siyasî iktidar eliyle devlet otoritesinden fedakârlık ettikçe, ilçelerimiz 'Kobani' statüsüne doğru sürüklendi... Göz göre göre oldu her şey ama ülkeyi yönetenler halkı bilinen kalıp yalanlarla aldattılar...

***

Daha geçen hafta operasyon düzenleniyor Tunceli'nin Ovacık ve Pülümür ilçeleri arasında... Resmî açıklamaya göre PKK'lıların barındığı mağaralar ile 3 uçaksavar bataryası etkisiz hâle getirilmiş...

Uçaksavar bataryaları betondan... Yani teröristler bir anlamda inşaat yapmışlar!.. Ve 'çözüm süreci'nde devleti yöneten irade bunları görmemiş, duymamış öyle mi? Yoksa görmemesi, duymaması veya dokunmaması mı gerekiyordu, 'barış' için?

Toplum üzerinde öyle bir karartma uygulandı ki, Tunceli'nin dağlarına uçaksavar bataryası değil, PKK düzlüklere havaalanı bile yapsaydı, görmememiz gerekecekti!.. Görenlere de 'kandan beslenen, ırkçı, barış düşmanı' gibi sıfatlar yakıştırılması doğru olacaktı!..

PKK şehirlerde kendince 'asayiş birimleri' kurarken ve devletin savcısına bile kimlik sorarken, 'körlük' o devletin resmî ideolojisine dönüştürüldü neredeyse... Türkiye Cumhuriyeti'ni basan teröristin heykeli Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde PKK'lı mezarlığına dikildi ve tam 8 ay görülmedi!.. Mümkün müydü böyle bir körlük? Hayır, görüyorlardı ve o kahrolası süreçleri yüzünden ses çıkarmıyorlardı...

İş artık halktan saklanamaz boyuta gelince yapılan açıklamayı unutmayalım... Abartmamamız için ne demişti ilgili şahıs: "Heykel fiberglastanmış!.." Sanki tunçtan veya mermerden olsaydı, gereğini yapacaktı!.. Bu nasıl bir körlüktü ki belediyelerin bütçesinden dağlardaki PKK kamplarına günlük yemek taşıyan o belediyelerin personeli ve araçları görülmüyordu!.. Bütün ihalelerden PKK'ya pay akıyordu!..

***

Ülkenin birçok yerinde herkesin bildiği PKK'nın 'çadır mahkemeleri'ne dokunmadılar... 'Barış geldi, yaylalarda çiçekler açtı, turizm canlandı, ekonomi ayağa kalktı' palavralarını sıraladılar hiç utanmadan... Bayraklarımız birer birer indirilirken, olayları küçümsemek ve provokatörlere bağlamak için sıralara girdiler... Torba yasaya iliştirdikleri maddeyle KCK'lı teröristleri cezaevlerinden saldılar...

Ne oldu şimdi? Askerlerimiz bir ilçeden çıkarken 'işgal gücünün çekilmesi' muamelesine tâbi tutuluyor... Devlet otoritesi nizamiyelerin içine çekildikçe, şehirlerin kılcal damarlarına kadar örgütlenen ve asfaltların altını patlayıcılarla doldurarak devletin hareket kâbiliyetini sınırlayan terörizm inanılmaz mesafe aldı...

Orta Doğu'nun yeniden şekillendirilmesi aşamasında devlete tarif edilemez zaman ve alan kaybettirilirken, PKK, Türkiye topraklarındaki çatışmasızlığı 'alt yapı inşa dönemi' olarak geçirirken, Kuzey Suriye'den devlet çıkarma fırsatını değerlendirmeye başladı...

***

İşin en izaha muhtaç tarafı, dün teröristlerle el sıkışarak asayişi ve birliği sağlayacağını pazarlayanların, yani başarısızlıkları tescil edilmiş olanların, bugün aynı teröristlerle mücadele stratejisinin başında olmaları... Yani önceki iflâslarının bedelini ödemeden, yeni dönemin belirleyicileri de onlar!..

Sanki daha önce devleti uykuya sevk edenler başkalarıydı... Analar ağlamayacaktı, üniter yapı daha muhkem hâle gelecekti, kardeşlik kazanacaktı... Hiçbir dediklerini tutmayanlar, bugün yine, üstelik daha kuvvetli biçimde iktidardalar...

Bu sadece bir iktidar başarısı değil, aynı zamanda muhalefet başarısıdır!.. Sadece devlet değil, kitleler de iyi uyutulmuştur!.. Bugün devasa ateşin kıyısına gelmiş olmamız asla sürpriz değildir...