Bozulma, çözülme ve ezilme…
Bu üç kelimede derlenen iki şey vardır…
Emir olarak alırsanız ve tutarsanız sağlamlık…
Bünyede başlayan menfilik olarak alırsanız çürüme vardır.
Değişim kelimesinin içinde saklanan bu üç kelime…
Adeta düşmanların ruhumuza enjekte ettiği üç maddeden mürekkep bir ilaç…
Bütün sıkıntılarımızın sebebi olan, birilerinin bal tadını vererek sunduğu zehir…
Bizi bizden eden dengesizliklerin sebebi…
Üç ecdat sözünü bir ederek adam gibi nasihat hanemize yazmayışımız ve…
Düşmanın bizden istediği üç menfi saplantıyı zafer olarak kabullenerek, bozulup, çözülüp, ezilip zebunlaşmaya mecbur olmamızdır.
Gelişimin yani terakkinin, ilerlemenin, yükselmenin adını değişim koydular. O kelimenin içine, inkârı, kaytarmayı, menfaatperestliği, özüne düşman olma ihanetini yerleştirdiler. Bunu uygulama alanına sokanlara arka çıktılar, yaladılar, çulladılar, sırtlarına cüppe giydirdiler, ellerine şilt verdiler…
Sakalını, bıyığını kestiler, erkekçe dolaşırken etek giydirdiler, zil verdiler ellerine, döndürdüler, evirdiler, çevirdiler, karakterini bozdular…
Fikirlerinin münkiri, yabancılaşmanın öncüsü, fikir travestilerinin iç ve dış hasımların yalıyla, çuluyla, parasıyla puluyla gezip dolaştığı bir memleket haline getirdiler eninde sonunda…
Ve hazmetmek bir yana, tiksindiklerimizi kabul ettirmeyi başardılar…
Sloganlaşan söz “Yavaş yavaş, hazmettire hazmettire” oldu…
Öyle bir değişim oldu ki…
Babayı tartıştık, anayı tartıştık…
Vatanı tartıştık, inancı tartıştık…
Milleti tartıştık, namusu tartıştık, şerefi tartıştık…
Bazı puşt çevrelere göre her şeyi tartışmak medeniyetin ön şartı…
Önce tartış, zafiyetleri genelleştir, çürüt, yüzünü boz, halka bozuk göster, işe yaramaz mantığını hazmettir ve sat. Bu metodu siyasette uygula, ticarette uygula, devlette uygula…
Ya millet?
Birkaç maddeden dolayı halka inmeyi hak sayan zihniyet, daha önemli konuları çakal ağzı tartıştırarak, olmadık zibidiliklere meydan bırakırken neden halka sormazlar?
Aldatıyorlar…
Aldatılarak yaşamak ağırımıza gidiyor artık.
Dün kapitalizmi yıkmaya yemin ederek yola çıkanlar, raf dolusu kitap okuyup yazanlar, bu gün kapitalizmin uygulanmasındaki başarılarını ballandırırken, kimi gömleğini çıkarıyor, kimi ceketini…
Herkes ilk fırsatta satıyor
Herkes ilk fırsatta en yakınına çelme atabiliyor.
Ama hepsi döne döne yapıyor bu işleri…
Ben de, “fikir travestileri” dersem kırk yerden kırs çatlak ses geliyor.
“Efendim değişmek gerek”
Siz değişmediniz, bozuldunuz, çözüldünüz, ezildiniz…
Bir gün, yollayanlar, çullayanlar, pullayanlar sizi sap gibi dışarı attığında..
Yine bu milletin kucağında yer arasınız…
Bu Millet ile oynamayın beyler…