Sizi Taklacılar Siziii
Bir vatandaş koşarak geliyor…
Elini uzatıyor, heyecanla “seni seviyorum” diyor.
Sebep?
Adamın karşısındaki devletin bir bakanı…
Yani devlete olan muhabbet onu oraya getiriyor.
Eğilip elini de öpüyor…
Tekrar ediyor sevgisini.
Ama imansıza mucizede kar etmez, derlerdi.
Adam inanmıyor.
O geleneğini AB formasyonunu alırken kaybetmiş.
İnanmam, diyor.
Mahcup oluyor vatandaş…
Ummadığı bir tepki alıyor.
Bir an afallıyor.
Çünkü cenazeden gelen bir devletin bakanı edebe göre şaka da yapamaz.
Bakan delil istiyor.
Vatandaşın samimiyetine inanmadığını söylüyor.
“Ben sana nasıl inanyım ki?” diyor.
Hoppala…
Yer ve zaman müsait olsa adam dinime, imanıma… diye yemine başlayacak.
Bakan ispat ettirme de kararlıdır.
Gerçekten seviyorsan hadi bir takla at.
Ayıp be, diyor oradaki yalaka olmayanlar.
Tabii ki yalakalar yandaşlar sırıtıyor, utanmazlıklarını resmederek hem de.
Adam kıpkızıl kesiliyor kavruk yüzüyle…
Karşısında evladı yaşında biri ve hem inanmıyor, hem de takla attırmak istiyor.
Kıvırıyor sonra bakan bey hazeratı.
O zaman oyna da inanayım, diyor.
Herkes utanıyor, eziliyor, sıkılıyor.
Sadece sırıtan bakan bey ve yalakaları.
Adam belki de içinde bir ohhh çekip rahatladıktan sonra başlıyor dönmeye.
“Al ulan öyle olmaz böyle olur” diye içinden gün görmedik lafları saya saya oynuyor.
O da utanmıyor, bakıyor herkes utanmayı atmış.
Cenaze sahiplerinden utanmadın mı sayın bakan?
Baban yaşındaki adama takla attırmaya utanmadın mı sayın bakan?
Medyanın huzurunda bunları yaparken milletten utanmadın mı sayın bakan?
Vicdanından ve Allahtan utanmadın mı sayın bakan?
Yoksa siz bakan olurken başvekile sevgi ve bağlılığınızı böyle mi ispatladınız?
Gözümün önünde o kalın ve koca gövdenin takla atar hali canlanırken ben utanıyorum.
Dua et patavatsız bir köylüye rastlamadın, başına neler gelir, ne sözler duyardın sen düşün.
Hele merhum Erbakan Hoca olsaydı öfkesini müstehzi bir eda ile özetlerdi “Sizi taklacılar
siziiii”