Gülen cemaatini hedef alan kitabı ile gündeme bomba gibi düşen Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı tutuklandı. Tutuklanma nedeni olarak Devrimci Karargâh Terör Örgütü’ne yardım ve yataklık suçu işlediği iddiası ile Silivri cezaevine konuldu.
“Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabı ile Fethullah Gülen cemaatinin Emniyet ve Adliye’de kadrolaşmasını deşifre eden Hanefi Avcı, şu anda bir terör örgütü mensubu iddiası ile karşımızda duruyor.
Hanefi Avcı tutuklanmasında sonra hayatı boyunca mücadele ettiği, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay ile Silivri Cezaevi’ne aynı kaderi paylaşmaya başladı.
Ortada, Hanefi Avcı’ya yapılan bir operasyon var. Bu operasyon Adalet mekanizmasına bulunan Cemaat kaynaklı mı? Yoksa gerçekten hukukun gerektirdiği bir operasyon mu? Bunu anlamak çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
Kürtçü-Muhafazakâr ve Cemaat işbirliği
Referandum, HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nde Gülen Operasyonlarını anlayabilmek için Ak Parti’deki yapıyı çözmek gerektiğini düşünüyorum. Başbakan’ın çevresinde bulunan, Muhafazakâr-Kürtçü ve Gülenci kadrolar AK Parti politikalarında çok büyük etkisi olduğu net bir şekilde ortada.
Özellikle Hükümetin Açılım politikaları Muhafazakâr-Kürtçü ve Cemaat ortaklığı ile yürütüldüğü görülüyor. Başbakan’ın birinci çemberinde bulunan bu gruplar, Erdoğan’ı yakın markaja alarak yönlendirdiği ortaya çıkıyor. Diğer taraftan Cemaat Medyası ile bu tür Ak Parti politikaları kamuoyunda desteklenerek, hükümetin önünde bulunan taşlı tarlalar temizleniyor.
Ak Parti içinde bulunan Kürtçü-Muhafazakâr ve Cemaat kadroları için Hükümetin başarılı olması veya Başbakan Erdoğan’ın tarih yazması pek önem arz eden bir durum değil. Onlar için “hedefe ulaşmak için her yol mubah” mantığı yaşamsal önem arz ediyor. Referandum sürecinde bu konu net bir şekilde ortaya çıktı.
Pensilvanya’da yaşayan Fethullah Gülen’in Referandum öncesi “Ölüleri bile mezardan çıkarıp oy kullandırın” beyanatı, Ak Parti içindeki Cemaat kadrolarını elini güçlendirdi. Bir siyasi parti lideri gibi beyanatlar vererek Türk siyasi hayatını yönlendirmeye başlayan “Okyanus Ötesi”, referandum ertesinde Başbakan tarafından bir anlamda kutsandı.
Gülen Cemaatinde büyük panik
Konuyu dağıtmadan Hanefi Avcı hadisesini irdelemeye devam edelim. “Haliç’te yaşayan Simonlar” kitabının biraz abartılı olduğunu düşünenlerdenim. Ancak Gülen Cemaatini yakından tanıyan biri olarak, bu kitabın bazı gerçeklerin ortaya çıkarılmasında ve çarpık yapılaşmaları kamuoyunun gözleri önüne serilmesinde büyük fayda olacağını umut ediyorum.
Hanefi Avcı’nın bir terör örgütüne “yardım ve yataklık” iddiası, gerçekler karşısında sırıtıyor. Hatta bu konuda Gülen Cemaatinin önemli isimlerinden Hüseyin Gülerce, “Evli bir kadınla ilişkisi ortaya çıkmıştır” diyerek, Hanefi Avcı’nın “itibarsızlaştırılması” çalışmalarına katkı sağlıyor. Çünkü Gülerce’de biliyor ki, Hanefi Avcı’nın bir terör örgütüne yardım ve yataklık iddiasının yakın bir zaman içinde ellerinde patlayacağını ve bu konuda Hanefi Avcı’nın diğer “yumuşak karnına” vurmanın daha fayda getireceğini umut ediyor.
Aynı Hüseyin Gülerce, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın evli bir kadınla olan “Yasak İlişkisini” “Samimi bir insanın açıklaması” olarak gösterirken, Hanefi Avcı’nın “Boşanmış bir kadınla” olan ilişkisini çarpıtarak “Evli bir kadınla yasak ilişkisi” nitelemesi, cemaat icinde Hanefi Avcı'ya karşı buyuk bir tepkinin olduğunun bir göstergesi olsa gerek diye duşunuyorum.
Diğer taraftan Cemaat Medyası ve yazarlarının yoğun bir şekilde Hanefi Avcı’yı kamuoyunda “ahlak zafiyeti bulunan şahıs”, “Defolu insan” konumunda yoğun bir dezenformasyon ile “itibarsızlaştırarak” Cemaati hedef alan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabındaki iddialarının üstüne örtmeye çalışması, Gülen cemaatinin büyük bir panik yaşanmasına neden olduğu ortaya çıkarıyor.
Hanefi Avcı, ne ilk, ne de son AV
Hanefi Avcı, Gülen cemaatinin hedefinde oturan ne ilk, nede son avdır. Bundan birkaç ay önce Cemil Çiçek’in, Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan’a söylediği “Fethullah Gülen Cemaati, fazla olmaya başladı” sözünden sonra, Gülen Medyasının hedefine oturdu.
Hatta cemaat medyası, CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’a sızdırdığı bir belge ile Cemil Çiçek’i damadı üzerinden vurmaya başladı.
O günlerde, CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in, damadı ve kızının sahip olduğu bir şirkete ihalesiz 2 milyon TL’lik iş verildiği iddiasını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.
Bu olaydan sonra Cemil Çiçek, kendi damadını ihbar ederek soruşturma açılmasını sağladı. Soruşturma sonucu bu tür iddiaların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkması ile Cemil Çiçek rahatladı. Ancak “Cemaate Dokunmanın” bedelini ağır ödedi.
Sevgi ile kalın…