25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri yapıldı. AKP yüzde 41 oy alarak birinci parti olarak ipi göğüslerken, CHP yüzde 25, MHP 16.5, HDP ise yüzde 13 oy ile, meclis aritmetiğini şekillendirdi.
Seçimin birinci partisi AKP olmasına rağmen, iktidar olma çoğunluğu olan 276 milletvekilini yakalayamaması, muhalefet cephesinde sevince neden oldu. Oyunu yüzde 100 artıran ve TBMM'ye 80 vekil sokan PKK destekli HDP seçimin gerçek galibi olurken, yüzde 16.5 oy alan MHP ise oyunu yüzde 30 artırarak, aynı oranda milletvekilini meclise soktu. Seçim sonuçlarının netleşmesi ile birlikte MHP ve HDP'nin, AKP ile koalisyon kapısını kapatması, CHP'nin Hükümet kurma olasılığını güçlendirirken, AKP'nin iktidarı bırakmamak için her yolu deneyeceği ve her türlü tavizi vereceğini söylemek, müneccimlik olmasa gerek diye düşünüyorum.
Aksi takdirde AKP'nin hükümette yer alamaması, 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Dosyalarının yeniden açılması, AKP'li eski 4 bakana Yüce Divan yolunun açılması, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Sarayı'ndan çıkarılması ve bir çok yolsuzluk dosyalarının gündeme gelmesi bekleniyor.
Dönemin İstiklal Mahkemeleri gibi hukuksuz kararlara imza atan ve AKP tarafından muhalif isimlere karşı silah gibi kullanılan Sulh Ceza Hakimliklerinin kapatılması, CHP, MHP ve HDP'nin vazgeçmediği en önemli unsur olarak önümüzde duruyor.
AKP'nin oy kaybetmesinde en büyük etken olarak görülen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarafsızlığını kaybederek, meydanlarda AKP'ye oy istemesi, milletin tepkisine neden olduğu bilinen bir gerçek olarak yorumlanırken, yeni lideri Ahmet Davutoğlu'nun ilk seçimde yüzde 41 oy alması bir başarı olarak hanesine yazıldığını söylememiz gerekir. Çünkü güçlü bir karizması olan Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra AKP'nin başına geçen Ahmet Davutoğlu'nun 13 yıllık iktidar yıpranması ve kucağında bulduğu bir çok soruna rağmen seçimde birinci çıkması, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hanesine artı değer olarak yazılabilir.
ERDOĞAN, KENDİ İPİNİ KENDİ ÇEKTİ!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlığı döneminde 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk soruşturmalarını akamete uğratması, Başbakanlık binası olarak inşa edilen 1150 odalı Beştepe Kampüsü'nü Cumhurbaşkanlık Külliyesi olarak hizmete açması, yolsuzlukla suçlanan 4 eski bakanın Başbakan Davutoğlu'na rağmen Yüce Divana gönderilmesini engellemesi ve ürettiği "Paralel" söylemini "Darbe" kılıfına sokarak hukuku katledici tavırlar içerisine girmesi, toplumda Erdoğan'a karşı bir tepkinin yoğunlaşmasına neden oldu.
Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmalarının ailesine kadar ulaşacağı endişesi ile İstiklal Mahkemelerine rahmet okutan Sulh Ceza Hakimliklerinin kurularak, Erdoğan ve Ailesine karşı söylem geliştirenlere karşı "silah olarak kullanılması" bardağı taşıran en önemli olgu oldu.
Özellikle son iki senede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın icraatları yüzünden hukuka olan güvenin ortadan kalması, toplumsal kamplaşmanın artmasına ve AKP'ye karşı tepkiyi hızlandırdı.
ERDOĞAN AKP'NİN BAŞINA GERİ DÖNER Mİ?
AKP'nin muhalefet düşmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rüyalarına karabasanların çökmesine neden olur. Çünkü TBMM'nin açıldığı gün verilecek bir soru önergesi ile 4 eski bakan için Yüce Divan yolunun açılmasını sağlar. Diğer taraftan 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmalarının açılma ihtimalin yüksek olması ile birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın armatör oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan'a kadar uzanacak bir hukuku sürecin başlamasını neden olur. 4 eski bakanın Yüce Divan oylamasının arifesinde basına yansıyan ve taraflarca yalanlanmayan görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Zafer Çağlayan arasında geçtiği iddia edilen "Biz Yüce Divana gidersek, arkamızdan Bilal Erdoğan'da gelir" tehdidinin, hala geçerli olduğunu belirtmemizde fayda var.
Böyle bir sonucun ortaya çıkması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP'den yeterli desteği görememesi halinde, Ekim Ayında yapılacak AKP Olağan Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanlığı makamından istifa ederek, AKP'nin başına geçme ihtimalini güçlendirir. Çünkü ailesinin den bir ferdin "Tutuklanma" tehdidi yaşaması, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kırmızı Çizgisi" olarak kayıtlara geçirilmelidir.
BAHÇELİ, "GERÇEĞİ" ERDOĞAN'I RAHATLATIR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin seçim akşamı "Şerefli Ana Muhalefet" söyleminde bulunmasına rağmen, AKP'den koparacağı "Çözüm Süreci'nin" durdurulması ve "4 eski Bakanın Yüce Divana gönderilmesi" sözünü alması halinde, MHP'nin AKP ile Koalisyon Hükümeti'nin önünü açar.
MHP bu sayede hükümet olurken, tabanına da "Çözüm Sürecini denilen Bölünme Projesini biz durdurduk ve 4 eski bakanı biz Yüce Divana gönderdik" söylemi ile mesaj verirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı rahatlatarak, rüyalarına karabasanlar çökmesini engelleyebilir.
CHP AZINLIK HÜKÜMETİ VE ERKEN SEÇİM!
Koalisyon atraksiyonlarından en olması beklenmeyen ancak hem MHP'nin, hem de HDP'nin uzak olmadığı CHP azınlık Hükümeti, muhalefetin söylemlerine ters düşmeyecek bir tercih olabilir.
CHP'nin azınlık hükümetini kurması ile HDP ve MHP'nin dışarıdan desteği ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakanlığının önünü açarken, AKP'nin son 2 senede oluşturduğu hukuksuzluk ve kamplaşmanın ortadan kalması sağlanabilir.
Bu süreçte CHP, MHP ve HDP'nin ortak olarak kamuoyuna vaat ettiği; Barajın indirilmesi, 4 eski bakanın yüce divana gönderilmesi, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturmalarının yeniden açılması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Beştepe Kampusu'ndan çıkarılması, Sulh Ceza Hakimliklerinin kaldırılması, İç Hukuk Paketinin ortadan kaldırılması sağlanabilir.
MHP ve HDP'nin, dışarıdan CHP azınlık Hükümetini desteklemesi ile 2 sene sonra yapılacak Erken Seçim anlaşması ile bozulan ülkenin restorasyonu düzeltilebilir. Kurulduğu günden beri iktidarda olan ve bu nimetlerden yararlanan AKP'nin, 2 sene muhalefette kalması çözülme sürecini de hızlandırabilir.
& & &
63. Cumhuriyet Hükümeti'nin kimin kuracağından çok, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygılı bir toplumun olması dileğiyle... Hayırlı Olur, İNŞALLAH!