-Deprem Vergilerinin Akıbeti Ne Oldu?-
Bir vahametin acısını daha attık vicdanımızın derin dehlizlerine.
Gölcük, Gebze ve Osmaniye depremlerinden sonra yine onlarca cenazeyi verdik deprem canavarının ağzına.
Acımadan, utanmadan, serseri beyinlerin vatan millet tarifine yeniden yeltendiği bir facia döneminde gelinen noktaya bakamıyoruz bile.
Şehirlerin üzerinde rant hesapları…
Ahtapotlaşan devasa firmaların kalleşçe zapt ettikleri yeşil alanlar, dere yatakları, deprem fay hatları dolup dolup taşıyor.
Bir memur maaşıyla haddi hududu olmayan servetlere sahip belediye yöneticilerinin keselerine liberallik ve özgürlük adına dokunulmuyor bile.
Hümanizm adına, insan hakları adına, demokratikleşme adına bütün kanalların dengesiz lafazanları, milli birliği bozma, vatan topraklarını bölme, milli serveti yağmalama fetvaları verirken, deprem felaketlerine körleşmeleri ne kadar da manidar.
Bu acıların ortasında hala hukuka teslim olmuş dosyaların faraziyeleri ile uğraşırken, sanki deprem felaketlerinde gömülen insan değil de pancar yığınları.
Her ihanete gözyaşı döken bazı gözlere ne oldu da bir anda ailesinin tamamından olan insanın halini diline bile alamıyorlar.
Ölüm sebebi kerpiç evler, teşhisini kendince bir başarı, vicdanlarını rahatlatan bir cümle addeden yöneticilere sormak gerek mez mi?
O kerpiç evleri bile zor bulan insanlara siz ne tavsiye edersiniz?
Kerpiç evlerden çıkıp lüks villalar mı yapsınlar, yoksa evlerin bahçelerine çadır mı kursunlar?
Köy gezilerimde bir kahvede ayağa kalkıp öfkesini haykıran ihtiyarın sözleri vicdanımı göyündürdü benim.
“son yıllarda köy merasında yayılan binlerse irili ufaklı hayvanlarımız vardı, onları kaybettik.
Her iki evden birinde bir tam teferruatlı traktör vardı, onları kaybettik.
Güz hasatında elimizde bir yıllık ihtiyacımıza ayıracağımız paramız olurdu, onu kaybettik.
Borçsuz harçsız onurumuzla, şerefimizle yaşardı, ondan da olduk”
Diyen adamın bakışlarındaki acıyı göremeyecek kadar kör müsünüz?
Bu adamlar bırakın kerpiç evlerden kurtulmayı, betonarme evi olanların çoğunun ya evleri hacizli, ya da müşteri bulunsa ölü pahasına satmaya hazır.
Bu sözlerinizle ne kadar da sakilleşiyorsunuz?
Bunları verdiğiniz birkaç poşet ve beş-on torba kömürle hala oy verecek durumda olmasını ne kadarda suiistimal ediyorsunuz…
Şu sorulara cevap arıyorum, onların adına.
1999 dan bu yana harcadığımız ger kuruştan Deprem Vergisi alınması geçici bir yasa ile zorunlu hale getirilmiş ve o yasaya istinaden sekiz yıldır toplamaya devam ediyorsunuz.
Bu paraları ne yaptınız, nerelerde kullandınız?
Bu toplanan paralarla, oturulması mahzurlu ve deprem bölgesinde bulunan kaç evi yıkıp yenisini yaptınız?
Bırakın onu, 1999 depremindeki mağdurlardan ne kadarına sizin döneminizde harcama yaptınız?
Bunun adı sizce nedir?
Ben utandım devletim adına.
Ve dindar insanların elindeki kanalların ve gazetelerin bu konuda sırf yalakalık ve menfaat uğruna haysiyetli bir duruş sergilemeyişlerine hayıflanıyorum.
Bu hesabı ben soruyorum, cevabını vicdanlarınıza verin.