Hatay'da 10 yıl önce sağlam diye aldığı ev depremde yıkılan ve bir oğlunu kaybeden acılı anne, evladının kırkında mezarı başında feryat etti. Anne Alev Demirok, "100 bin dolar para verdik, sağlam dedik. En güvenli dediğim yerde oğlumun ölüsünü aldım" derken, baba Serdar Demirok sorumluların bir an önce yakalanmasını istedi. Demirok çiftine evlatlarından geriye ölmeden önce çektikleri videoları kaldı.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin büyük yıkıma neden olduğu şehirlerden olan Hatay'da çok sayıda vatandaş enkaz altında kalarak can verdi. Deprem sonucu hayatını kaybedenlerden biri de Demirok ailesinin 11 yaşındaki oğulları Ali Armanç Demirok oldu. Anne Alev Demirok, evladının ölümünün kırkıncı gününde mezarına giderek dualar edip, toprağına sarıldı. Gözyaşları içinde feryat eden acılı annenin ayakta durmakta zorlandığı görüldü. Mezarlıktan ayrıldıktan sonra evladını kaybettiği binanın önüne giden Alev Demirok, o gece yaşananları anlattı. Demirok, binayı yapan müteahhidin bir an önce yakalanmasını istedi.
"Bir yerden çıkacak diye umutla bekledim. Çok kötüydü her şey"
Deprem gecesi yaşananları anlatan Alev Demirok, "O gece saat 2 buçuk gibiydi. Bir ara uyandım, lavaboya gittim, baktım oğlum uyanık. Çok da mutluydu, çok güler yüzlü, elindeki tabletiyle oyun oynuyordu. Sabah okula gidecekti. Sonra uyudu, ben de uyumaya geçtim ve uyandığımda deprem oluyordu. Önce yanımdakini salladım, "Yusuf, uyan" dedim. Sonra Ali Armanç'a seslendim. "Anneciğim deprem oluyor, uyan oğlum" dedim. 5-6 kez böyle söyledim, Yusuf'u da bırakıp gidemedim, çok şiddetliydi. Yüzümüze bir şeyler dökülmeye başladı, sesler geldi ve ben artık çöktüğünü anladım. 6-7 defa "La ilahe illallah" dediğimi biliyorum ve gözlerimi kapatıp kendimi küçük oğlumun üzerine attım. Sonra altımız yarıldı ve yere düştük. Yere düştüğümüzde oğlum bana, "Anne buradan çıkalım. Buradan ışık görünüyor, buradan çıkabiliriz" dedi. Biraz zorlandık ama çıktık. Sonra ben küçüğünü getirdim ve bir yere koydum. Sonra arkaya, aynı yere gitmek istedim ama yolu bulamadım, çok karışıktı. Öğlen saatinde gittiğimde Ali'nin yorganını gördüm. Zannettim ki yorganı düşmüş. O akıllıdır, kalkmıştır, arkamdan koridora doğru gelmiştir, o bir yerden çıkacak diye umutla bekledim. Çok kötüydü her şey" dedi.
"En güvenli dediğim yerde oğlumun ölüsünü aldım"
Oturdukları evi sağlam diye aldıklarını ancak oğullarına mezar olduğunu söyleyen acılı anne, "10 yıl önceydi, burası yeniydi, sıfırdı. Buraya 100 bin dolar vermiştim ama en son 4-5 milyon arası fiyatlar söyleniyordu. Bu 4-5 milyon nedir yahu, bunun için mi? Çocuğum ısınsın diye aldığım eve bakın yahu. Ben bunun sözünü de almışım, yakalanacak. Zaten söz verilmese de ben devlet yetkililerine bu anlamda sonsuz güveniyorum. Bir an önce yakalanmalarını istiyorum. Benim zaten iki elim bu dünyada da öbür dünyada da onların yakasında. Ben acılı bir anneyim, ben çok kötü durumdayım, ben artık tükendim. Ben artık yarım bir insanım, ben hayalleri yarım kalmış bir anneyim. Çocuğunuza ısınsın diye ev alıyorsunuz, 100 bin dolar para veriyorsunuz, değeri 4-5 milyon TL diye evde oturuyorsunuz, sağlam diyorsunuz. En güvenli dediğim yerde ben oğlumun ölüsünü aldım" diye konuştu.
10 yıl boyunca çocuk sahibi olmayı beklemişler
Alev Demirok, eşiyle evlendikten sonraki 10 yıl boyunca çocuk sahibi olamadıklarını, geçirdikleri birçok tedavi ve meşakkatli bir sürecin ardından Ali Armanç'ın dünyaya geldiğini söyledi. Uzun yıllar bekleyip kucağına aldığı evladını el bebek gül bebek büyütüp, gözünden bile sakındığını belirten acılı anne, onu kaybettikten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade etti.
"Müteahhit Hikmet G. ve oğlu Burak G. birinci derecede suçlu onlardır"
Oğlunu kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan baba Serdar Demirok ise, "Bizim ciğerimiz yandı, evladımızı kaybettik. Arka bina sağlam, karşı bina sağlam, yandaki bina sağlam ama bizim bina yıkıldı. Alya Uçar Apartmanı diyorum, yetkililerden artık gerçekten bir hareket bekliyoruz. Buranın müteahhidi Hikmet G. ve oğlu Burak G. birinci derecede suçlu onlardır. Bana yaşatılan acıyı Allah inşallah onlara da yaşatır. Bir evlat acısı nasıl oluyormuş onu görsünler, yaşasınlar. O evlat acısını yaşasınlar. Buraya sebep olan, imza atan herkes o acıyı yaşasın, bunu istiyoruz. Bizler rahatlayacak mıyız? Hayır. Ama biraz olsun içimiz soğuyacak" dedi.