İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden gençlerin tutuklanması ardından gençlerin adi suçluların olduğu koğuşlara konulduğu, burada aşağılandıkları ve haklarının kullanılmasının engellendiği öne sürülmüştü.
AVRUPA BİRLİĞİ HEYET GÖNDERECEK
Nefes Gazetesi yazarı Nuray Babacan'ın aktardığına göre, Avrupa Birliği, öğrencilere yönelik söz konusu kötü muamele iddialarının araştırılması için bir heyet gönderecek. Heyet bu kapsamda cezaevlerinde inceleme yapacak. Babacan, AB'nin incelemesine ilişkin bugünkü köşe yazısında şunları kaydetti: "Protesto eylemlerine katılan öğrenciler poliste yaşadıkları kötü muameleden sonra, önce normal koğuşlara konuluyor. Gençlerin birbirinden güç aldığı ve itirazlarını içeride de sürdürdüğü iddiasıyla ‘bir nevi çifte ceza olması amacıyla’ adi suçluların olduğu koğuşlara dağıtılmasına karar veriliyor.
Koğuş ağaları marifetiyle zorlamalar, aşağılamalar, haklarının kullanılmasının engellenmesi gibi sorunlar yaşanıyor. Düşünün; tutuksuz yargılanabilecek, hepsi pırıl pırıl başarılı üniversite öğrencileri, hırsız, dolandırıcı bir grup suçluya ‘ayar vermeleri’ için teslim ediliyor. Tutukluların poliste gözaltında kaldıkları süre başta olmak üzere fiziksel ve psikolojik işkence gördükleri iddialarının kamuoyunda yankılanmasının ardından karardan geri adım atılıyor. İddiaya göre bu haftadan itibaren öğrenciler adi suçluların kaldığı koğuşlardan alınarak normal koğuşlara taşınacak.
Bir şey daha yapılıyor. Şikayetlerin artması üzerine cezaevi yöneticilerine insan haklarına aykırı, infaz rejimine gölge düşürecek davranışlarda bulunulmaması, tutukluların haklarına azami özen gösterilmesi konusunda talimat veriliyor. Tam da Avrupa Birliği heyetinin cezaevlerinde inceleme talebinin öncesinde. Bu başvuruya olumlu yanıt verildiğini öğrendik. Son dakikada engellenmezse önümüzdeki günlerde bir heyet cezaevlerinde inceleme yapacak. Bu arada, başta İmamoğlu olmak üzere bu süreçte tutuklanan siyasilerin cezaevlerinden sosyal medya aracılığıyla topluma mesaj göndermeleri de ciddi rahatsızlık yaratmış. Kamuoyuna yansıyan bu gelişme de iktidar kanadında tartışmaya neden oluyor.
Bir yanda derhal iktidar trolleri devreye sokularak engellenmesi gerektiğine ilişkin kampanya başlatılırken, öte tarafta “Diğer tutukluların kullandığı haklar kullanılıyor. Herkesin avukatlarıyla ve yakınlarıyla görüşme hakkı var. Onlar aracılığıyla görüşlerini paylaşan ilk kişi bunlar değil. Burada hukuksuz bir durum yok. Bu engellenirse başka yollar bulunur” diyenler var. İktidarın bir kanadının, normal bir hak gibi gördüğü bu durum için de farklı yollarla engelleme girişimlerin başlıyor ve suç duyurusu yaptırılarak, işin içine yine İstanbul Başsavcılığı sokuluyor. Siyasilerin ve ilgili kurumların görüşleri bir kez daha askıda kalıyor.
Bir başka tartışma Silivri Cezaevi’nde rahatsızlanan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın tutuksuz yargılanmasıyla ilgili. Hem öğrencilerin hem de Polat’ın tutuksuz yargılanması gerektiğini söyleyenlere karşı da direnç var. İktidar kanadında ‘farklı yolları savunanların’ çatışmasına bir kez daha tanık oluyoruz"
ADALAET BAKANI YILMAZ TUNÇ NE DEMİŞTİ?
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bazı kişilerin aileleri ile görüşmeleri, sağlık, hijyen, barınma ve diğer temel haklarının engellendiğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, "İşkence ve kötü muamele yapıldığına yönelik iddialar gerçek dışıdır, vicdan ve izandan yoksun iftiralardır” demiş ve şunları kaydetmişti: "Tutuklu ve hükümlüler, devletimize emanettir. Ceza infaz kurumlarında bulunan herkes, insan onuruna yakışır, Hukuk Devleti ilkelerine uygun ve uluslararası standartlara dayalı şekilde muamele görmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalar kapsamında tutuklanan bazı kişilere yönelik; aile görüşmeleri, sağlık, hijyen, barınma ve diğer temel hakların engellendiğine dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu haklar, yasal güvence altındadır ve titiz bir şekilde uygulanmaktadır. Aksi bir durum asla söz konusu değildir.
İşkence ve kötü muamele yapıldığına yönelik iddialar gerçek dışıdır, vicdan ve izandan yoksun iftiralardır. Mesnetsiz iddialar, devletimizi, adalet sistemimizi ve infaz kurumlarımızı itibarsızlaştırmayı hedefleyen karanlık bir propagandanın parçasıdır. Türk Ceza İnfaz Sistemi, ulusal ve uluslararası bağımsız denetimlere açık, şeffaf ve insan onurunu en üst düzeyde tutan bir yapıya sahiptir. Adalet Bakanlığı olarak hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz vermeyecek, insan onurunu önceleyen bir yaklaşımla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz”