Türkiye kan kaybediyor! Siirt’te Şehitler…
Ekranda ‘PKK ile masaya’ diyenler! TÜSİAD’da ‘bölgesel özerklik’ önerenler…Bir türlü sorgulanamayan PKK holdingleri..Yüzlerce hayali ihracat belgesi! Ve katillerin ellerindeki en modern silahlar! Silahlar, Amerikan malı, ya da İsveç, Norveç markalı, onlar da zaten Amerika’nın ortakları!
Türkiye kan kaybediyor ve işsiz! Türkiye’nin tüm fabrikaları satılmış.. Türkiye gençlerine iş bulamıyor! Türk halkı, emeklisi, esnafı, köylüsü, memuru aç ve borçlu.
Yıl 2010. Haziranın sonu!
Devlet bakanı Çağlayan , 200 kişilik işadamı heyetini peşine takıyor, Kuzey Irak’a, Türk halkının parasıyla, yatırım yapmaya gidiyor..
Bu arada, Amerikan büyükelçiliği Anadolu’nun büyük kentlerine İL GÖREVLİLERİ atıyor, İzmir, Konya, Kayseri’den sonra Erzurum ve Bursa’da da American Corner’lar açılıyor!
Kalkınma ajanslarıyla koordine, şehir devletçiklerin tohumu atılıyor. Diyarbakır elde var bir, diğer ‘özerk bölgeler’ ‘psikolojik’ olarak hazırlanıyor, fakirleşen bölgelere elde ‘fonlar’ gidiliyor!
‘Operasyon’
Bu tablo size ne diyor? …
Bir operasyon yapıldı… Küresel çetenin uzmanları, istihbarat elemanları başımıza geleceklerin tüm adımlarını önceden açıklamışlardı. Önce başa gelen ya da getirdikleri yöneticilere kendi gözlüklerini taktılar, onları ‘kendilerinden’ yaptılar..Sonra operasyona başladılar..
Operasyonun ilk adımı ‘Amerikan yardımıydı.. İMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye’nin tüm servetini küresel çetenin başı çokuluslu şirketlere peşkeş çekmesiydi. Başarıyla tamamlandı.
İkinci adım Türkleri ‘eğitmekti. Mustafa Kemal Atatürk’ü ‘kalplerden, zihinlerden silecek’ bir ‘eğitim’ planı, atanan hükümetlerce gerçekleştirildi.. 12 Temmuz 1947. Amerikan yardım anlaşmasını 1949’da Eğitim anlaşması takip etmişti. Türk halkına önderlik edecek aydın kadrolar, Fulbright burslarıyla, Amerikan vakıflarının himayesinde devşirildi. Kültürel tecavüzleri gerçekleşmişti.
Sonraki adım Atatürk’ün ordusunu, bir halk ordusunu NATO’ya, küresel haydutların zorba teşkilatına, sokup, başını bağlamaktı..
NATO’nun kirli elleri Türk Ordusuna girecek, NATO gizli örgütleri, ülkenin tüm kılcal damarlarına sızacaktı.
Batı Türkiye’ye ‘Açık kapı’ stratejisini dayatmıştı, her şey ‘açık’ olacaktı. ‘Açık bir toplum’ açılımdan açılıma koşacak sonunda yorulup ayrışıp yarılacaktı!
Ama açılacak ilk yer KİT’lerdi. Kamu serveti yok edildi.. Türkiye fakirleşti, insanını eğitemedi.
Eşzamanlı olarak basın, batının denetimine geçti. Halk kültürsüzleşti, kimlik krizine girdi!
Son aşamada, dini ve etnik olarak bölünecek, ülke iç savaşa sürüklenecek, sonra batının ordularına ‘gel bizi ayır!’ denecekti..
ABD Savaş gemileri İran körfezinde!
Peki Başbakanın G20 zirvesinde, ‘NATO Kandil’e gelsin!’ çağrısı biraz erken değil mi?
Belki de bu halkın feraseti sabırları zorluyor. Birileri, ‘daha fazla bekleyemeyiz,’ diyor. Başbakan NATO askerini Kuzey Irak’a davet ediyor!
Tam o sırada, PKK karargâhının ev sahibi, destekçisi, besleyeni Barzani’yle ekonomik bütünleşme adımları atılıyor. Amerikalı uzmanlar ‘ekonomik bütünleşmenin siyasi bütünleşmeye kapı açacağını rapor ediyor.…
Başbakan’a göre bölgenin ‘yıldızı’ Diyarbakır’ı, ‘Kürdistan’ın başkenti’ olarak gösteren NATO haritaları her yana saçılmışken, Rasmussen’in ordusuna davetiye çıkarılıyor!
Acaba tüm bu kötü kokular, bölgede açılacak bir başka ‘cephe’nin habercisi mi?
Çünkü, tam da bugünlerde ABD donanmasının en büyük uçak gemisi Truman, yanında İsrail fırkateyni ve 10 denizaltı ile , İran Körfezinin kapısına konuşlanıyor!..Gürcistan limanlarına Amerikan silahlarının yığıldığı ve İsrail savaş uçaklarının Kafkasya’ya mevzilendiği haberleri basında dolaşıyor. (Akhbar el Khaleej gazetesi)
İran’a 4 temmuz, Amerikan Bağımsızlık ve ‘çuval geçirme’ gününde bir ‘sürpriz’ yapılacağı haberi yayılıyor …
Küresel güçler, kolay kolay pes etmeyen milletleri ‘yola getirmek’ için bölgesel bir savaşın ateşini yakarlar.. Bölgede istedikleri düzene kavuşmak için nasıl bir yöntem düşündüklerini şöyle açıklarlar: CIA istasyon şefi Paul Henze diyor ki:
“…. temel bir düzenlemenin (federasyonlaştırmanın) yapılabilmesi için 20. yüzyılın sonunda Türkiye’nin içine sürüklendiği bunalımın biraz daha (da) kötüleşmesi gerekecektir.’(Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında)
Bunalımlar krizler, küresel çetenin, çokuluslu şirketlerin, kendi yarattıkları kaosta debelenmeleri sonucudur.. Onlar tek kalmış dişlerini gösterip sırıtarak, zaman zaman birbirlerini, çoğunlukla da hedefteki petrol gaz coğrafyasını kemirirler.
Hatırlayın, bütün bu çetenin baş aktörlerinden Morton Abromowitz, 1995’de ‘Türkiye parçalanacak!’ buyurmuştu…
Bir olmak, bütün olmak!
Ey Türk halkı , sen bir kez ateşle imtihan edildin.. Büyük bir sınavı büyük bir başarıyla verdin. BU Türk’ün ikinci kez ateşle imtihanıdır…
Gazi paşa’nın evlatları olarak, halk insiyatifi, NATO’ya ABD ve AB’ye ve onların içerdeki işbirlikçilerine (hangi partide olurlarsa olsunlar) gerekli cevabı vermelidir!
Gazi paşa’nın çözüm yolu bellidir. Bölgede aynı tehditi alan ülkelerle ittifak etmek, tehdit eden emperyalizme karşı elele vermek!
Hangi görüş, parti, klikten, olursa olsun, BU VATANI SEVEN herkesin, batıdan gelen tehdide karşı TEK SES olma zorunluluğu vardır. Çünkü batı o toprağın insanlarının tümüne karşı, o toprağın altında duran hazine için savaşır. İran’a bir Amerikan müdahalesi, aslında Türkiye’ye müdahaleyi de ardına takacaktır… Tıpkı Irak’da olduğu gibi.. Türkiye Irak’ın işgaliyle kan kaybetmeye başlamıştır.
Hiç kuşkum yok böyle bir aşamada, bu milletin genetik hafızası ona ne yapması gerektiğini hatırlatacaktır!
www.banuavar.com.tr
NOT: Bana okuma listesi soran genç arkadaşlara, alıntıladığım kitapları okumalarını öneririm. İlk okuma listemi bir kez daha sıralayayım: HANGİ ATATÜRK Attila İlhan, OLTADA BALIK TÜRKİYE Emin Değer, SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA Mustafa Yıldırım, BİTMEYEN OYUN Metin Aydoğan, TÜRKİYE’NİN SİYASİ İNTİHARI Cengiz Özakıncı, AÇILIMIN ŞİFRELERİ Arslan Bulut ve Yılmaz Polat’ın son kitabı CIA PENÇESİNDE AÇILIM.. Bu listeye eklenecek birçok kitap var ama yerim dar. İlginize teşekkürler.