Geçtiğimiz günlerde Güneşin Kızı adlı yeni romanını okurları ile buluşturan Yazar Gonca Çiftçioğulları ile yeni çıkan kitabını konuştuk.

Bugüne kadar çıkardığı “Gece Gelen Ölüm” ve “Öyle Bir Bedel Ki” romanlarıyla okurlarının gönlünde taht kuran ve kitaplarıyla büyük bir beğeni toplayan Çiftçioğulları, Güneşin Kızı ile merak edilen her şeyi anlattı. İşte, Güneşin Kızı’nı çıkardıktan sonra ilk röportajını veren Yazar Gonca Çiftçioğulları ile o dev röportajımız:

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: “Gece Gelen Ölüm” ve “Öyle Bir Bedel Ki” kitaplarınızdan sonra üçüncü kitabınız da okurla buluştu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Bir yazar için tarifi imkânsız duygulardan biridir kitabının okuyucuyla buluşması. Günlerce emek veriyor, gecenizi gündüzünüze katıyor ve bir eser ortaya çıkarıyorsunuz. Artık kitabınız sizin bir çocuğunuz gibi oluyor. Zamanı geldiğinde de onu asıl sahiplerine yani okuyucularınıza emanet ediyorsunuz. Kitabınız ne kadar çok okunursa, siz de o kadar mutlu oluyorsunuz. İster birinci kitabınız olsun ister onuncu hiç fark etmiyor, hepsi sizin için özel, sizin için çok değerli.

Eğer bir de kitaplarınız okuyucularınızın ilgisini çekiyor beğenisini kazanıyorsa, bu duygunun zaten tarifi yok. Şu anda “Güneşin Kızı” kitabım çok tatlı bir heyecan yaşıyor. Okurlarının eline yeni yeni ulaşmaya başladı. Onlarla farklı tatlar, farklı heyecanlar yaşamak için can atıyor. Açıkçası şu anda ben de aynı duygular içerisindeyim.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Kitabınızın konusu nedir? Neyi anlatmaya çalıştınız bu kitabınızda?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: “Güneşin Kızı” kitabım kurgu itibarıyla İzmir ve Adıyaman’da geçen bir kitap. Polisiye ve aşkı iç içe işledim.

Romanım İzmir de genç bir bayanın öldürülmesiyle başlıyor. Üzerinden kimlik çıkmayan ve parmak izi kayıtlarda bulunmayan bu bayanın kim olduğunu İzmir Emniyeti araştırırken, yine İzmir Emniyeti’nde Cinayet Büro Şube Müdürlüğü görevini yapmakta olan Leyla’nın Adıyaman’a tayin istemesiyle olayların seyri de tamamen değişir.

Leyla, daha yedi yaşındayken narkotikte gizli polis olan babası şehit edilir ve katilleri de yıllar geçmesine rağmen yakalanamaz. Leyla’nın en büyük acısıdır babasının katillerinin yakalanmamış olması. Adıyaman’a tayin istemesindeki en büyük amaç katilleri yakalamak ve adalete teslim etmektir. Bu noktadan itibaren hikâye bir İzmir de bir Adıyaman olmak üzere iki koldan gelişerek devam eder. İzmir Emniyet Müdürlüğü cinayet büro şube Müdürlüğü görevine Leyla’dan boşalan koltuğa aynı birimde şube amiri olarak görev Çetin’in eski karısı atanır. Eski karı kocanın aynı büroda çalışmaları acaba küllenen aşklarını yeniden alevlendirecek mi? Yoksa daha büyük acılara mı gebe olacak? Leyla yirmi yıl aradan sonra gittiği baba memleketinde babasının katillerini yakalayabilecek mi? Aşk hiç beklemediği bir anda büyülü kollarıyla bütün benliğini sararken imkânsız bir kavuşmaya doğru mu gidecek? Kitabımda okuyucu öncelikle bu sorulara cevap arayacak.

Bunun dışında kurgumun ana temasını uyuşturucu ve onunla verilen mücadele oluşturuyor. Uyuşturucunun kişi üzerindeki olumsuz etkileri ve neden olduğu zararlar yanında yine bu kitabımda akraba evliliği, mezhep faklılığı, töre cinayetleri gibi konuları da satır aralarımda işleyerek toplumsal konulara da değiniyorum.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Okurlarınız “Gece Gelen Ölüm” ve “Öyle Bir Bedel Ki” kitaplarınıza gösterilen ilgiyi gösterirler mi “Güneşin Kızı” kitabınıza?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: “Gece Gelen ölüm” ve “Öyle Bir bedel Ki” kitabım okuyucularım tarafından gerçekten çok beğenildi. İkisinin de kurgusu birbirinden oldukça farklı olmasına rağmen her iki türü de okuyucum hemen benimsedi ve beğenilerek okundu.

“Gece Gelen Ölüm” kitabım polisiye ve aşk üzerine kurulu olmasına rağmen “Öyle Bir Bedel Ki” aşk ve dram ağırlıklı bir kitap. İlk yazdığım kitap olma özelliğine rağmen ikinci olarak basılan “Öyle Bir Bedel Ki” kitabım beş ay gibi çok kısa sürede 30 bin okuyucuya ulaştı. Birçok okurumdan olumlu mesajlar aldım. Kitabın devamını yazıp yazmayacağımı soranlar, yanında gerçek hikâye olup olmadığını öğrenmek isteyenler, hatta kahramanlarımla tanışmak isteyenler bile oldu.

Henüz “Güneşin Kızı” kitabım çıkmadan ne zaman çıkacağına dair sorularla karşılaştım. İnanıyorum ki, “Öyle Bir Bedel Ki” okuyucusu yine aynı şekilde “Güneşin Kızı” romanıma da sahip çıkacaktır. Çünkü yine yüreklere dokunacak bir hikâye ile okuyucularımın karşısına çıkıyorum.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Diğer kitaplarınızdan Güneşin Kızı kitabınızın farkı nedir?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: “Gece Gelen ölüm” kitabımda polisiye unsuru daha ağır basıyordu.

“Öyle Bir Bedel ki” kitabım tamamen duygusal bir kitap. Yüreklere dokunan bir hikâyesi var.

“Güneşin Kızı”nda ise, bu iki türü harmanladım diyebilirim. Hem duygulara hitap ediyorum hem de hızlı bir polisiye aksiyonla kurguma heyecan katıyorum.

Ayrıca bu kitabımda toplumsal konulara daha fazla ağırlık verdim. Aynı zamanda bir yöre halkını da genel kültürü örf ve adetleriyle tarihi ile elimden geldiğince anlatmaya ve tanıtmaya çalıştım.

Kurgusu Adıyaman’da geçen ve bu yöreyi roman tarzında anlatan ilk eser olma özelliği ile diğer kitaplarımdan zaten ayrı bir özelliğe sahip oldu “Güneşin Kızı”.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Nasıl bir ruh haliyle kitabınızı yazdınız?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Uzun zamandır Adıyaman’da yaşıyor olmam ve Güneydoğu’nun bu küçük ve sevimli ilinin yeterince tanınmadığını düşünmem bu kitabı yazmama vesile oldu. Yıllardır iç içe yaşadığım Adıyaman halkını eğrisiyle, doğrusuyla okuyucularıma tanıtmak istedim. Bu yüzden bu kitabı kaleme aldığımda, “Acaba bunu başarabilecek miyim? Böyle bir sorumluluğun altından kalkabilecek miyim?” endişesiyle gerçekten zorlandığım zamanlar oldu.

Zengin bir tarihi mirasa sahip olmasına rağmen hak ettiği değeri bulamayan bu ilimizi bir nebze de olsa bu kitap vesilesiyle tanıtmak çok büyük bir heyecan verdi bana. Yazmaya devam ettikçe açıldım, dostlarımdan yardım gördüm. Yazdıkça onlara da okuttum ve olumlu yaklaşımlar geldikçe başlarda hissettiğim sıkıntılarım da dağılmaya başladı.

Bu yörenin örf gelenek, görenek ve adetlerini, toplumsal hayatını, akrabalık ilişkilerini, yemeklerini, tarihi yerlerini gördüğüm bildiğim araştırdığım kadarıyla büyük bir heyecanla yazmaya devam ettim.

Şimdi heyecanım çok daha fazla. Çünkü bu kitap Adıyamanlılar içinde sürprizlerle dolu bir kitap olacak buna inanıyorum ve Adıyaman halkının bu kitaba sahip çıkacağını düşünüyorum.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Bu kitabınızda belirli bir hedef kitleniz var mı?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Agapi Yayınları’ndan çıkan “Güneşin Kızı” kitabımda uyuşturucuyu ana tema olarak işlemem genç okurlarımı direk olarak hedef kitlem haline getirecek kanaatindeyim.

Bunun yanında her yaştan okuyucuya hitap edecek kurgusuyla geniş bir okur yelpazesine sahip olacağını düşünüyorum.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Güneşin Kızı'nı yazarken destek verenler oldu mu?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Sanırım ben bu konuda gerçekten çok şanslıyım. Yakın çevremdeki arkadaşlarımın ve her zaman olduğu gibi bu romanı yazarken de eşimin çok desteğini gördüm.

Bir yöreyi anlattığınız için kurgunun gerçek kişi olay ve kurumlarla alakası olmasa bile örf, gelenek ve görenekleri, tarihi yerleri gerçeğe uygun bir şekilde anlatmanız gerekiyordu. Adıyamanlı dostlarım bu konuda bana gerçekten çok yardımcı oldular. Halkın yaşayış biçimi olaylara bakış açıları yabancılara yaklaşımları hem gözlemlerim sonucunda ve hem de Adıyamanlı dostlarımdan edindiğim bilgiler sonucunda kaleme döküldü.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Güneşin Kızı'nı nerede yazdınız?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Daha öncede bahsettiğim gibi uzun zamandır Adıyaman’da ikamet ediyorum. Kitabımı da burada yazdım. Üstelik bundan çok da keyif aldım. Çünkü anlattığım yerleri yeniden keşfe çıktım, görerek, hissederek, yaşayarak anlattım. Bu açıdan çok özel bir kitap oldu “Güneşin Kızı” benim için. Çünkü kendi duygularımı kattım ben bu kitaba.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Anadolu'da yazar olmak nasıl bir duygu?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Bu duyguyu ifade etmek gerçekten çok zor. Çünkü yaşadığım bölge kültürel açıdan çok gelişmiş bir yer değil. Kitap okuma oranı çok düşük. Yazara ve kitaplara karşı ilgi çok az. Üniversite öğrencilerinin bu konuda ileri doğru attığı adımlar var. Çünkü en çok ilgi gösteren onlar. İki yıldır Adıyaman’da Kitap ve Üniversite günleri yapılıyor. Yerel yönetimin eğitim ve kültürü geliştirme açısından çok güzel çabaları var. Sanırım bu çabalar zamanla meyvesini verecektir.

Küçük bir yerde yaşayıp da büyük hayaller kurmak haliyle zorluyor ve yoruyor insanı. Büyükşehirlerde yaşayan yazarların sahip olduğu imkânlara bizler sahip olamıyoruz. Yazarı ve kitabını tanıtmak adına yapılan etkinlikler yok denecek kadar az. Bizler zoru başarmaya çalışıyoruz. 

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Ufukta yeni kitap çalışmalarınız var mı? Yoksa biraz dinlenip daha sonra mı çalışmalara başlayacaksınız?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: “Güneşin Kızı” kitabım iki seri halinde yazılmış bir kitap. Yakın zamanda inşallah “Ateş ve Kan” isimli ikinci kitabını da yazmaya başlayacağım.

Şu ara elimde yazım aşaması bitmek üzere olan “Gece Gelen Ölüm” kitabımın devamı “İntikam Yolcusu” var. “Güneşin Kızı” kitabımı okuyan okurlarımın ikinci kitabını çok uzun süre bekleyebileceklerini sanmıyorum. En kısa zamanda onun da yazımına başlayacağım. Sanırım ondan sonra biraz dinlenirim.

“Öyle Bir bedel Ki” kitabımın dizi film olma ihtimali var. Bu gerçekleşirse senaryolaştırma çalışmasında bizzat yer almayı düşünüyorum. Bu da bir süre kitap yazmaya ara vermem demek olacak.

Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU: Güneşin Kızı'nda size ilham veren şeyler neydi?

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI: Okuduğumuz her kitap bir yerde, bir mekânda geçer. Bu ya bir şehirdir ya bir sahil kasabasıdır ya bir ilçedir. “Gece Gelen Ölüm”ün kurgusu İstanbul’da geçiyor. “Öyle Bir Bedel Ki”nin ise, İzmir’de.

Yazacağım 3. kitabımın farklı bir yerde farklı bir mekânda geçmesini istedim. Yaşadığım bu bölgeyi tanıtma arzum da ağır basınca “Güneşin Kızı” kitabım ortaya çıktı. Adıyamanlı dostlarım, şehrin kendisi, tarihi hepsi her şey ilham oldu bana. 

RÖPORTAJ: Mehmet ŞAHİNCİLEROĞLU - İstanbul Haber Ajansı