• BIST 9724.5
  • Altın 2975.528
  • Dolar 35.0159
  • Euro 36.7713
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 17 °C

Yanan sadece Ankara mı Behzat Ç.?

KAFADAN meseleye giriyorum. Kıvırtmadan...
Lafı evirip çevirmeden...
Bu fotoğraflar çekilirken ben çok heyecanlandım. 
Bakmayın yani kendimden emin durmaya çalıştığıma...
Dizlerim bile titremiş olabilir.
Resmen ne yapacağımı şaşırdım, aptallaştım.
Ki ben bugüne kadar çok güzel adamlarla da röportaj yaptım, çok zeki adamlarla da, çok entelektüel adamlarla da... 
İşinin sihirbazı olanlarla da...
Bunca yıl içinde, tonla insanla...
Ama bu, başka bir şeydi...
 
*
İşte böyle olur...
Bir kadın bir adamdan gerçekten etkilenmişse şaşkın tavuğa döner!
Erdal Beşikçioğlu röportajında ben de öyle oldum.
Şaşkın tavuk.
Mahcup kedi.
Utangaç kuş.
Elini ayağını nereye koyacağını şaşıran, kalbi küt küt atan serçe.
Ki yaşını başını almış kadınım, “teyze” diye seslenenler bile var ama Erdal Beşikçioğlu’nun yanında “küçük hayran kız”a dönüştüm.
Gerçekten de ondan etkilenmemeye olanak yok... muş!
Zekâsı, duruşu, tavrı, bakışı, işine kalben bağlı oluşu, sadeliği, bilgeliği, kendine özgülüğü, kendini ifade ediş biçimi, alçakgönüllülüğü, birikimi...
Of yani!
Dörtdörtlük bir adam. 
Çarptı beni.
“Bu ne ya?” oldum!
 
*
Galiba bir de ben karşımda bu adamı değil, onun kahramanı Behzat Ç.’yi bekliyordum.
Yani onunla röportaj yapacağımı zannediyordum.
“Şunu bir yıkasam” diyeceğim gibi biraz kirli, kafa dağınık, tabii ki dürüst, haksızlığa karşı olan, ama düz, hatta biraz öküz, içkici, bohem, paldır küldür, hoyrat, bol küfürlü konuşan bir adam...
Adam o kadar iyi oynuyor ki...
Erdal Beşikçioğlu da, “o” zannediyorsun...
Birdenbire karşımda bambaşka, çok entelektüel bir adam bulunca, afalladım...
Durumu kavrayabilmem zaman aldı...
 
*
Müthiş rafine bir adam.  
Duruşuna bakarsan, akademisyen zannedersin. 
Birilerine bir şeyler öğretecek kadar zengin ama asla kimseye bir şey öğretmeye kalkmayacak kadar mütevazı...
Meğer Behzat Ç., onun “yontulmamış” haliymiş.
Öz aynı.
Değerler aynı.
Ama Erdal Beşikçioğlu bambaşka biriymiş!
 
*
1 Kasım’da yeni sinema filmi vizyona giriyor.
Adı: “Behzat Ç. Ankara yanıyor!”
Bu ikinci sinema filmine imzayı atan da, dizideki ekip. Senaryo yine, Ercan Mehmet Erdem. Yönetmen de, Serdar Akar. Eski kadro (Erdal Beşikçioğlu, Fatih Artman, İnanç Konukçu, Seda Bakan, Berkan Şal, Nejat işler) yine devam, yeni eklenenler ise Sanem Çelik, Sadi Celil Cengiz, Serenay Sarıkaya, Tuğrul Tülek ve Ekim Mağden. 
Uzun süredir birlikte çalıştıkları için süper bir takımlar. Birbirlerine ve yapılan işe yürekten inanıyorlar.
Perdede iki filmi iç içe izliyorsunuz; önde bir seri cinayet, fonda da yakın dönem Türkiye panoraması...
Siyasi ve insanı sarsan bir film.
Ama kışkırtma yok, mesajı insanın gözüne sokma dertleri yok...
“Türkiye budur, bu durumdadır” diye bir tespit sadece...
O hepimizin bildiği gerçekleri bir kere daha yüzümüze vuruyorlar.
Bu filmde ne göreceksiniz?
Yaşanan haksızlıkları, bölünmüş polis teşkilatını, ikiyüzlü siyasileri, medyanın halini...
Film bittiğinde anlıyorsunuz ki, yanan sadece Ankara değil!
Tüm Türkiye...
Ve birilerinin elini taşın altına sokması lazım...
Çatışmak değil, direnmek lazım!
 
*
Ben artık huzurlarınızdan çekiliyorum.
Yoksa kendimi alamayıp her şeyi yazacağım.
 
untitled-7.20131026170754.jpg
 
ONU ÖZLÜYORUM GİDİYORUM...
 
19 yaşından beri Elvin’le beraberim. 
19 yaşından beri alternatifi olmamış yani. Elvin için de, demek ki benim alternatifim olmamış. Belki beraber büyüdük, o yüzden. Belki aşkın yerini dostluk aldı ya da aşk devam etti, bambaşka bir şey oldu... Bilmiyorum. Düşünmüyorum. Sorgulamıyorum. Onu özlüyorum gidiyorum, o beni özlüyor geliyor. Böyle bir hikâyemiz var. Ve 12 yaşında şahane bir kızımız ve 1 yaşında afacan bir oğlumuz...,
 
 
 
 
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim