• BIST 9453.17
  • Altın 3945.792
  • Dolar 38.0064
  • Euro 43.3769
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 0 °C
  • İzmir 9 °C

‘Cunta’ sözleri AKP’yi kızdırdı!

‘Cunta’ sözleri AKP’yi kızdırdı!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özgür Özel'in 'Cunta Yönetimi' sözlerine cevap verdi. Çelik, "Cunta eşittir CHP" dedi.

CHP kurultayında konuşan genel başkan Özgür Özel'in Erdoğan ve hükümete yönelik "Cunta Yönetimi" ifadesini kullanmasının ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bu ifadelere sert tepki göstererek "Siyasi tarihimizde on yıllar boyunca cunta yönetimlerinin siyasi destekçisi her zaman CHP olmuştur" dedi.

"CUNTA EŞİTTİR CHP"

Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize dönük olarak “cunta yönetimi” ifadesini kullanmış. Siyasi tarihimizde on yıllar boyunca cunta yönetimlerinin siyasi destekçisi her zaman CHP olmuştur. Demokratik siyasi sözlükte “CUNTA EŞİTTİR CHP” yazar. Özgür Özel siyasi tarih bilmediği gibi siyasi cümle kurmayı da bilmiyor. Girdiği her seçimi millet iradesiyle kazanmış Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadeleri kullanmak kötü niyetli bir siyasi cehaletten başka bir şey değildir."

'TİPİK BİR CHP GELENEĞİ'

"Tipik bir CHP geleneğidir; demokratik yollarla seçilmiş iradeye cunta derler, karanlık cunta yönetimlerine ise demokrasi diye bakarlar. Cumhurbaşkanımızın büyük siyasi mücadelesi ile demokrasimiz üzerindeki bütün gizli ve açık cuntalar etkisiz hale gelmiştir. Cunta destekçisi CHP geleneği ise bu kurultayda da 'Yassıada zihniyetine biat' etmiştir."

BAKAN YILMAZ TUNÇ'UN TEPKİSİ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da "cunta" sözlerine ilişkin açıklama yaptı. Tunç, şu ifadeleri kullandı:

"Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen adli soruşturmalar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelttiği çirkin ifadeler; hedef saptırma, algı oluşturma ve yargıyı baskı altına alma çabasından ibarettir.

Demokratik siyasi hayatımızda en yüksek oranlarla art arda seçilerek kesintisiz en uzun süre başbakanlık görevi yapan ve halkın oylarıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı’na ‘cunta başkanı’ demek, demokratik meşruiyeti inkâr, milletimizin iradesine tahammülsüzlüğün itirafıdır.

Vesayet düzeniyle kol kola yürüyen, darbe dönemlerinin gölgesinde siyaset üreten ‘Yassıada Zihniyeti’ni hafızalarına kazıyan aziz milletimiz, vesayetle mücadele edenle, onun gölgesinde büyüyeni ayırt edecek ferasete sahiptir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, muhtıralara, sokak kalkışmalarına ve 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişimine karşı milletiyle birlikte mücadele etmiş, demokrasiyi korumuş, darbeci cuntacı anlayışı tarihe gömmüştür.

CHP Genel Başkanı’na düşen; yargı sürecini etkilemeye çalışmak yerine, adli soruşturmalara muhatap olan arkadaşlarına yargı önünde hesap vermelerini, isnat edilen suçlamalar karşısında savunma haklarını kullanmalarını salık vererek adaletin tecellisine katkı sunmak ve hukuki sürece saygı duymaktır."

İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN

İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un "cunta" hakkına açıklaması şu şekilde:

"Ana muhalefet lideri, kendi partisi içerisindeki hizip savaşlarını perdelemek, parti tabanının tepkisini bastırmak, yolsuzluk ve şaibe iddialarını görünmez kılmak için her türlü çarpıtma, manipülasyon ve iftira yöntemine başvurmaktadır. Toplumu kutuplaştırmak, siyaset kurumunu itibarsızlaştırmak ve milletimizin değerleriyle kavgalı bir dili meşrulaştırmak adına organize bir kötülük şebekesi gibi hareket etmektedir.

Kendi siyasi tarihleri darbelerle, vesayet odaklarıyla, anti-demokratik müdahalelerle dolu olanların; hayatını millet iradesine adayan, vesayet odaklarına karşı kararlılıkla mücadele eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a “cunta başkanı” gibi ahlâk dışı ve izansız hakaretlerde bulunmaları en hafif tabiriyle siyasi ahlaksızlıktır, had bilmezliktir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar tüm vesayet girişimlerine karşı milletin yanında durmuş, demokrasiyi savunmuş, sivil siyaseti tahkim etmiş bir liderdir. Cunta özlemi duyanlar, yargı ve medya eliyle siyaset mühendisliği yapanlar, aynaya baktıklarında aradıkları “cunta” zihniyetini göreceklerdir.

Bu vesayetçi anlayışın, partisi içinde kayıt dışı siyaset ve paralel yapı arayışlarıyla nasıl iktidar savaşı verdiğine milletimiz defalarca şahit olmuştur. Şimdi de bu şahitlik devam etmekte, milli iradeye karşı kurulan her kumpas, milletin vicdanında mahkûm edilmektedir.

Milletimiz; Yassıada’da, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da sergilenen zihniyeti iyi tanımakta, bu zihniyetin modern temsilcilerine hak ettikleri cevabı sandıkta ve her meşru zeminde vermeye devam etmektedir. Hakikatin, milletin ve demokrasinin yanında kararlılıkla duran Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda yolumuza devam ediyoruz."

BAKAN YERLİKAYA'DAN ÖZEL'İN SÖZLERİNE TEPKİ

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in partisinin 21. Olağanüstü Kurultayı'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik sözlerine tepki gösterdi.

Yerlikaya, "Milletimizin hür iradesiyle seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımıza ve meşru hükümetimize 'cunta' demek; sandığı, milli iradeyi ve demokrasiyi hedef almaktır. 'Cunta yönetimi' iftirası, Türkiye'yi yurt dışına şikayet etme alışkanlığının bir tezahürüdür. Bu söylem ne siyasi eleştiri ne de muhalefettir, doğrudan millete hakarettir. Milletin iradesine dil uzatanlar, vesayet heveslileridir." değerlendirmesinde bulundu.

Milletin, yakın siyasi tarihten "cunta" nedir, darbeler neye yol açar, çok iyi bildiğini, 27 Mayıs'ta Demokrat Parti hükümetinin darbeyle devrildiğini anımsatan Yerlikaya, Başvekil Adnan Menderes ve dava arkadaşlarının Yassıada'da sözde yargılandığını, ardından idam edildiklerini belirtti. Yerlikaya, darağacına mahkum edilenlerin sadece Menderes ve arkadaşları olmadığını, bizatihi milletin özgür iradesi olduğunu kaydetti. "Meşru yönetime 'cunta' demek tarihi bilmemektir"

Aradan geçen 64 yıl boyunca milletin "cuntacı" zihniyeti fikirlerde ve vicdanlarda mahkum ettiğini, etmeyi de sürdürdüğünü belirten Yerlikaya, şu değerlendirmelerde bulundu:

"12 Eylül'de demokrasi askıya alındı, Meclis kapatıldı, siyasi liderler susturuldu. 28 Şubat darbesiyle milli irade vesayet altına alınmak istendi. 15 Temmuz 2016'da, FETÖ eliyle başlatılan hain darbe girişiminde, milletin silahları millete çevrildi, Meclis bombalandı. Aziz milletimiz, gerçek 'cunta nedir, kimler vesayet heveslisidir' çok iyi bilmektedir. Çünkü acı tecrübelerle bunu defalarca tecrübe etmiştir. Buna rağmen meşru yönetime 'cunta' demek, ya tarihi bilmemektir ya da bilerek ve isteyerek yalan söylemektir.

Bu ifadeyi kullananların niyeti, geçmişin vesayet zihniyetini yeniden hortlatmak, millet iradesini değersizleştirmek ve toplumumuzu kutuplaştırmaktır. Milletimizin oyuna saygı duymayan, sandıktan çıkan iradeyi küçümseyen anlayış, demokrasiyi savunamaz, olsa olsa kendi başarısızlığının gölgesinde konuşur. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Milletin iradesini yok sayan her türlü beyan ve girişime karşı hukuk devreye girecek; milletin emanetine sahip çıkılacaktır."

MASAK'TAN YANIT

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in iddialarına ilişkin açıklamada bulundu. Açıklamada, kamuoyunu yanıltmaya ve kurumu yıpratmaya yönelik sistematik şekilde sürdürülen mesnetsiz ithamlarla ilgili olarak kamuoyunun tekrar bilgilendirilmesine ihtiyaç olduğu belirtilerek, "MASAK'ın savcılık tarafından iletilen taleplerden kaynaklanan analiz çalışmaları sonucunda hazırladığı raporlar, Başkanlık dışında hiçbir makamın bilgisine veya oluruna sunulmadan tümüyle teknik bir süreç içinde, Başkanlığın yönetim kademelerinin gözetim ve denetimi altında tamamlanmakta ve doğrudan talepte bulunan savcılığa iletilmektedir." ifadeleri kullanıldı.

Bu sürece Bakanlık yönetim mercilerinin hiçbir dahlinin bulunmadığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Mevzuatına göre yetkilendirilmiş uzman yardımcıları tarafından hazırlanmış olması, hukuken ve yetkinlik açısından, hazırlanan raporların niteliğini zayıflatmamaktadır. MASAK'ın tüm raporları, diğer kurum ve kuruluşlardan aldığı finansal verilere dayanmaktadır. MASAK raporlarındaki verilerin herhangi bir suç teşkil edip etmediği her zaman yargı mercilerinin takdirindedir. Mali suçlarla mücadele ülkemiz ve milletimiz için çok önemli olup, MASAK çalışmalarını kanunların verdiği yetki çerçevesinde titizlikle sürdürmektedir."

BAKAN FİDAN DA YANIT VERDİ

Bakan Fidan, CHP Genel Başkanı Özel'in açıklamalarına tepki göstererek şunları ifade etti:

"Artık haddini bil! Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, milletimizden aldığı destekle senelerdir Türkiye’ye hizmet etmiş, her türlü vesayete karşı savaşmıştır. Biz, milletimiz dışında kimseden emir almadık; halkımız dışında kimseden icazet istemedik. Türkiye’yi hedef alan her türlü güç ve vesayet odağına karşı mücadele ettik. Yıllarca millet iradesine karşı darbelerin gölgesinde siyaset izleyen bir geleneği temsil eden Özgür Özel’dir.

Meşruiyeti sandık dışında arayan, siyaseti sokakta dizayn etmeye çalışan Özgür Özel’dir. Haftalardır dış güçlerden medet uman, “terk edilmiş hissediyoruz” diyerek yabancı başkentlerden destek dilenen Özgür Özel’dir. Yolsuzlukla ilgili bir davadan kahramanlık hikayesi çıkarmaya çalışan Özgür Özel’dir. Kendi kişisel hırslarını, komplo teorileriyle harmanlayıp siyaset kisvesi altında sunan bu zihniyeti reddediyoruz! Biz, milletimize hizmet yolunda kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz"

UÇUM'DAN YANIT

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum da Özel'in sözlerine tepki verdi. Uçum sosyal medyadan yayınladığı mesajda şunları ifade etti:

"Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a Özgür Özel’in yaptığı asılsız isnat halen daha demokrasiyi sindirmediklerinin bir delilidir. Demokrasi tarihimizin en güçlü ve açık ara önde defalarca seçilmiş lideri olan, siyasal sistem açısından halkın iradesi ve demokrasiden başka meşruiyet tanımayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cunta başkanı yakıştırması yapmak gerçekliğe kökten aykırı olduğu gibi akıl dışı bir iddiadır. Bu ülkede siyaset yapan herkes bilmelidir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset tazını, siyasi tecrübesini ve liderlik pratiğini öğrenmek ve anlamak kendilerine çok şey katar.

Sayın Bahçeli’nin dediği gibi “Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyın, anlayın, anlatın.” Biz de hatırlatalım:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem kurucu ülke liderimiz Atatürk’ün Tam Bağımsız Türkiye hedefine ulaşmak hem de millet ve devlet buluşmasını eksiksiz sağlamak için çıktığı yolda devrimci bir dönüşümün mimarı oldu.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan demokrasi ve kalkınma atılımını anti-emperyalist bir yaklaşımla, milli ve toplumsal bakış açısına dayanan ortak akılla, ortak iradeyle, ortak vicdanla gerçekleştiren liderdir. Ülke seviyesinde yirmi yılı aşan büyük liderliğiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık Türkiye’nin yirmi birinci yüzyıldaki Ülke Lideridir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de temsil siyaseti yerine halka dayalı doğrudan siyaseti hayata geçirerek, siyaset yapma tarzında radikal bir değişiklik sağlamıştır. Bunun en önemli sonuçlarından birisi “tez demokrasisi” yerine “talep demokrasisini” öne çıkarmasıdır. Tez demokrasisi halk için iyi olanın siyasi elitler tarafından geliştirilip teze dönüştürülerek halka sunulması ve desteğinin alınmaya çalışılması şeklinde gelişmiştir. Sonucu itibariyle seçkinci bir siyaset tarzına dayanır.

Talep demokrasisi halkın talep ve ihtiyaçları üzerinden üretilen tezlerin siyasal sistemi etkilemesine dayanır. Sonucu itibariyle sosyolojik siyaset tarzını gerekli kılar. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan temsili liderlik yerine halkın doğrudan sesi hatta uzvu gibi bir liderlik yaptığı için liderlik tipini de kökten değiştirmiştir.

Pozitif bir tespit olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği “Doğrudan ve Organik Siyasi Liderlik”tir ve bu yeni bir liderlik tipidir. Bu liderlik pratiği şimdiye kadar sınıflandırılmış siyasi liderliklerle tam olarak açıklanamayacak bir özgünlüğe sahiptir.

Tabi doğrudan liderliğin kitlelerle ilişkide yarattığı en önemli sonuçlardan olan “lidere tam güven” duygusu, liderin perspektifine olan inancı çok güçlendiriyor. Bu yönüyle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinin diğer özelliği öne çıkıyor, o da “dönüştürücü liderlik”tir.

İşte Türkiye demokrasisini güçlü kılan bir boyut da siyaset yapma tarzında ve liderlik pratiğinde ortaya çıkan bu değişikliktir. Türkiye’de bundan sonra yüksek meşruiyet kazanabilecek tek siyaset, doğrudan halka dayanan siyasettir. Halkın talep ve ihtiyaçlarını demokratik siyasete dönüştürmektir.

Demokrasilerin en büyük gücü milli egemenlik ilkesinin halkın iradesiyle hayata geçmesini sağlayacak bir siyasal sistem ve siyaset yapma imkânına sahip olmaktır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma ve liderlik tarzı ülkemizde demokrasiyi derinleştiren bir rol oynamıştır.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğrudan liderliğini yaptığı 15-16 Temmuz Milli Demokratik Halk Devrimiyle birlikte ülkemiz açısından milli egemenliğin halka ait olduğu bir demokratik sistemin güçlü bir biçimde inşasının nesnel koşulları eksiksiz şekilde oluşmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili bu gerçeği görmeyenler, inkar edenler ve bunu örnek almayanlar asla halk nezdinde itibar göremezler ve başarılı olamazlar. O nedenle kim ne derse desin “yel kayadan toz alır” çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan cuntacılığın en büyük hasmı ve demokrasi tarihimizin en büyük demokrat lideri olarak halkın gönlüne ve zihnine kazınmıştır."

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim