Ekrem İmamoğlu'nun diploma iptali ile başlayan, gözaltına alınması, tutuklanması ve İBB'deki başkanlık görevinden alınmasıyla ilerleyen süreçte herkesin aklına pek çok soru var. Ekrem İmamoğlu'nun ne zaman serbest bırakılacağı, İBB'deki görevine dönüp dönemeyeceği, İBB'ye kayyum atanıp atanmayacağı, CHP'nin nasıl bir strateji izleyeceği, AKP'nin bu süreçteki tutumunun ne olacağı gündemde. Nefes gazetesinde Nuray Babacan'ın "Topal ördek stratejisi" başlıklı yazısı şu şekilde:
"Son bir hafta içerisinde yaşananlar karşısında AKP’li siyasetçilerin ruh hali çok dalgalı. Troller ve iktidar medyası aracılığıyla yaratılmak isteyen havaya rağmen, sokaklarla biraz ilişkisi olan siyasetçiler hiç de rahat değil. Ama ben asıl, partide ‘reform paketi hazırlayan’ ekibin ruh halini merak ediyorum!
SESLERİ İÇLERİNE KAÇTI
AKP’de aylarca süren ve ölü doğan bir çalışmadan söz etmek istiyorum. Genel Başkan Vekili Efkan Ala, göreve geldikten sonra bir strateji grubu kurarak, ‘reform paketi’ hazırlama kararı aldı. Aylar süren çalışma boyunca bakanlar tek tek davet edilerek, Türkiye’nin hukuk sistemindeki aksaklıklar, ekonomi ve yatırım ortamının güvenirliği, adalet duygusundaki zedelenme, dış politikada istikrar, dijital reform gibi 10 başlıktan oluşan bir dönüşüm çalışması yapıldı. Yapıldı ama gören olmadı. Zira partinin büyük kongresinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üç cümle ile bahsetti ve konu kapandı. Aylarca süren ve yüzlerce sayfadan oluşan bu çalışma, muhalefete yapılan antidemokratik operasyonla rafa kalktı.
Nasıl kalkmasın ki; orada zedelenen adalet duygusunun tamir edilmesinden, yargının bağımsızlığından, ekonomik kararların sürdürülebilirliğinden, Anayasanın üstünlüğünden, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin revize edilerek aksayan yönlerinin giderilmesinden söz ediliyordu. Derin AKP, başka bir paket açıkladı! O paketin içinde olanları da tüm Türkiye son bir haftadır izliyor. Anti demokratik hamleler art arda gelince, partinin zaten sessiz olan demokratlarının sesleri iyice içine kaçtı!
TOPAL ÖRDEK STRATEJİSİ
Gelelim, iktidar kanadının İmamoğlu ve ekibini yolsuzluk iddialarıyla yorma ve kayyum kartını askıda tutma kararına. Topal ördek yaratma amacı taşıyan bu kararda iki amaç var.
1- ) CHP’nin, parti meclisinden belirleyeceği yeni başkan ile İstanbul belediye yönetimi silikleştirilecek. Bu yönetim, aylarca yolsuzluk iddialarından temize çıkmakla uğraştırılacak. Ayrıca, devletin tüm kurumları tam saha büyükşehir belediyesinin ekonomik gücünü daraltmaya ve nefes almasını zorlaştırmaya çalışacak.
2-) Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde kalış süresine bağlı olarak etkisi zayıflatılacak. Kendisi yolsuzluk iddialarının asılsız olduğunu ispat için uğraşırken, partinin ve sokaktakilerin enerjisi düşecek. İmamoğlu bir süre sonra Selahattin Demirtaş gibi zaman zaman açıklamaları medyaya yansıyan siyasi tutukluya dönüştürülecek.
AKP, ilk senaryosuna kıyasla geri adım atmış bile olsa yeni bir hesap yapıyor.
DEV ANKET NE DİYOR?
Hesaplar yapıla dursun, son günlerin ilginç bir kıyaslamasını buraya aktarmak istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmadan hemen önceki videosu 28 milyon, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklaması 886 bin izleniyor.
‘Rakamlara takılmayın’ deniliyorsa; Erdoğan’ın cumartesi günü yaptığı ve devletin en üst yöneticisi üslubu yerine ‘sağdan soldan balya balya paralar fışkırıyor…’ şeklinde cümleler kullandığı yolsuzluk iddia eden açıklamasının altına yazılan yorumlara bakılsın.
Önceden ‘Reis için ölürüz’ kıvamında olan yorumlardan çok az. 6 bin 500 kişi yanıt yazıyor, çoğu AKP iktidarında yapılan yolsuzluklar, haksızlıklar ve hukuksuzluklardan örnek içeriyor. FETO ile ilgili işbirliği hatırlatmaları çabası. Geri kalanı da iş talebinde bulunup, yaşadığı sıkıntıları aktarıyor. 13 milyon 500 bin kişinin katıldığı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına destek anketini küçümseyenler, Erdoğan’ın yolsuzluk iddialarını içeren tweetinin altındaki bu yorumlara baksınlar.
3 bin seçmenin katıldığı kamuoyu araştırmalarıyla aday belirleyen, siyasi strateji geliştiren AKP yönetiminin, tamamen gönüllülük esası üzerinden saatlerce kuyrukta bekleyen 13 milyon 500 bin kişiyi görmezden gelmesi, tüm zamanların en büyük hatası olacak gibi…"
CHP'DE ÇÖZÜM ARAYIŞI
Gazeteci Deniz Zeyrek, Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden çıkması için Ankara kulislerinde konuşulan formülü açıkladı. "Ekrem İmamoğlu cezaevinden nasıl çıkabilir fikri üzerine konuşuluyor" diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2003 yılında, "Siirt üçlemesi" olarak anılan ve 3 vekilin istifası sonrası yenilenen seçimlerde Siirt milletvekili seçildiği süreci hatırlattı:
"İMAMOĞLU MECLİS'E GİRER VE YARGILANMASI DURDURULUR"
"Şu anda Türkiye’de sadece bir milletvekili olan iki il var: Bayburt ve Tunceli. Bu illerden birinde milletvekili istifa ederse, o ilde 40 gün içinde seçim yenileniyor. Eğer Tunceli’deki DEM Parti milletvekili 'Demokrasi adına göze alıyorum' deyip istifa ederse, orada seçim yenilenebilir. İmamoğlu hakkında mahkumiyet kararı olursa aday olabilir. Seçimi kazanırsa, milletvekili olarak Meclis’e girer ve o zaman da yargılanması durdurulur ve TBMM'de dönem sonuna bırakılır. Böylece Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar hakkında herhangi bir yasal işlem yapılamaz.
Ancak birinci soru işareti, DEM Parti bunu kabul eder mi? İkinci soru işareti, bir milletvekilinin istifasının geçerli olması için TBMM Genel Kurulu'nun istifayı kabul etmesi gerekiyor. AK Parti ve MHP buna geçit vermek istemeyebilir. Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'den çıkıp Meclis'e girebilmesi için, aday olabilmesi için formül işleyebilir. Erdoğan hakkındaki yasak, rahmetli Deniz Baykal'ın da girişimiyle ortadan kaldırılınca, Siirt'teki AKP milletvekilleri istifa etmişti. Seçim yenilenmişti, Erdoğan birinci sıradan milletvekili seçilmişti ve partisinin başına geçebilmişti. Milletvekili olabildiği için de başbakan olmasının yolu açılmıştı. Bu çözümler mevcut."
RAHŞAN AFFI HATIRLATMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik, 1994 ve 2000 yılları arasındaki suç duyurularını anlatan Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, "Erdoğan, Rahşan Affı ile kurtuldu" başlıklı yazısında "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı merhum Sabih Kanadoğlu, 13 Mart 2002’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile önceki başkan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, 1994 – 2000 dönemine ilişkin Danıştay’a ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu" diyerek şunları anlattı:
"İşte tespitler:
Cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve bu teşekkülü yönetmek (TCK’nun 313’üncü maddesi) Danıştay 2’nci Dairesi’ne gönderildi.
Nitelikli zimmet (TCK’nun 202/2, 80’inci maddeleri)
Devlet alım ve satımlarında çıkar sağlamak (TCK’nun 205, 80’inci maddeleri)
Rüşvet almak (TCK’nun 212/1’inci maddesi)
Görevde yetkiyi kötüye kullanmak (TCK’nun 240’ıncı maddesi)
Artırma ve Eksiltmeye Hile Karıştırmak (TCK’nun 366/2’nci maddesi)
Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki Başsavcılık iddianamesinde yer alan bölümler özetle şöyle:
Sanık Recep Tayyip Erdoğan hakkında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce personelin taşınması için servis kiralama işi ihaleleri;
167 hat üzerinden 3.1.1995’te
179 hat üzerinden 17.12.1996’da
173 hat üzerinden 26.12.1995’te
130 hat üzerinden 19.02.1998’de
82 hat üzerinden 19.02.1998’deki isnatları İstanbul metrosu birinci aşama inşaatı sanık hakkındaki isnatların TCK’nun 205 inci maddesine,
Fatih Arapemini Katlı Otopark İnşaatı ihalesinin TCK’nun 205’inci maddesine,
12.11.1996’da 200.000 adet,
23.10.1997’de 403.000 adet
12.11.1998’de 450.000 adet fidan, 500.000 adet süs bitkisi, 51.000 adet yol ağacı ihalesinin TCK’nın 205’inci maddesine
İSBAK AŞ tarafından yapılan araç kiralanması işine yönelik eylemlerin TCK’nın 366/2’nci maddesine,
KİPTAŞ ihalelerine ilişkin; 6.10.1998’de yapılan İkitelli 4’üncü etap konut inşaatı ihalesine TCK’nın 202, 205 inci maddelerine,
HALK EKMEK AŞ’nin 25.9.1998’de Edirnekapı fabrikası ekmek taşıma ihalesinin TCK’nın 366/2’nci maddesine,
AKBİL eylemlerinin TCK’nın 202’nci maddesine,
15.4.1997 ve 21.4.1998’de personel servis ihalesinin TCK’nın 366/2’nci maddesine,
Doğal gaz el kitabı basım ve dağıtım ihalesinin TCK’nın 202 inci maddesine,
İstanbul Dergisi, hikaye ve boyama kitabı basımı ihalelerinin TCK’nın 202’nci maddesine,
Radyo reklamı, takvim arkalığı, açılış-organizasyon ve kolonyalı mendil ihalesinin TCK’nın 202’nci maddesine,
İGDAŞ ihalelerinde İroni şirketine yapılan ihalelere ilişkin iddiaların TCK’nın 202’nci maddesine,
Sticker -yapıştırma ihalesi, İGDAŞ tanıtım filmi ihalesi ve Avrasya maratonu açılışı-organizasyon ihalelerinin TCK’nın 202’nci maddesine,
Mobil tahakkuk sistemi ile sayaç okuma ihalesinin TCK’nın 202 ve 212’nci maddelerine, 3628 sayılı “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun” 17/2’nci maddesi uyarınca;
Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verildi.
Değerli okurlarım,
Öncelikle bu belgeleri arşivinde tutan ve bana gönderen Yargıtay Cumhuriyet eski Savcısı ve eski YARSAV Başkanı hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu’na şükranlarımı sunuyorum. Erdoğan hakkındaki bu iddialardan nasıl kurtuldu?
En çarpıcı örnek şudur:
Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde AKBİL ve diğer Belediye şirketlerindeki yolsuzluklar ile belediye çalışanları davasında beraat kararını veren ismi açıklıyorum:
İsmail Rüştü Cirit,
Cirit, Erdoğan’la birlikte çay toplayan Yargıtay'ın başkanı yapıldı.
Yargıtay Başsavcılık soruşturmasını ve kararını hazırlayan Eminağaoğlu ile Kanadoğlu, Ergenekon kumpasına atıldılar.
Eminağaoğlu, AKP iktidarı ve FETÖ’cüler tarafından tam 2 kez sürgüne gönderildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile soruşturmayı yürüten Adil Serdar Saçan da Ergenekon kumpasına atıldılar.
Sonuç olarak bu davalardan nasıl kurtuldu derseniz söyleyeyim:
Erdoğan, Rahşan Affı ile kurtuldu…"