• BIST 9659.48
  • Altın 3807.417
  • Dolar 37.9058
  • Euro 40.8424
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 12 °C

Ekrem İmamoğlu’na özgürlük mitingi: 2.2 milyon kişi katıldı!

Ekrem İmamoğlu’na özgürlük mitingi: 2.2 milyon kişi katıldı!
CHP, Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunu protesto etmek için Maltepe'de miting düzenlendi. Dilek İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın konuşmasının ardından Ekrem İmamoğlu'nun yapay zekâ ile oluşturulan videosu gösterildi. Son konuşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptı. Mitinge; 2.2 milyon kişi katıldı.

CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğunu protesto etmek için 29 Mart Cumartesi, saat 12.00'de, Maltepe Sahili'nde miting düzenlendi. CHP; mitinge, "Şimdi söz bizde! Sen de gel, bu adaletsizlik bu hukuksuzluk son bulsun!" sözleri ile çağrı yaptı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitinge katılımın 2.2 milyon kişi olduğunu belirtti. Mitingde neler oldu? An be an yaşananlar haberimizde yer alıyor.

Canlı Yayın Videosu:

ÖZGÜR ÖZEL: "BURAYA EYLEM YAPMAYA GELEN MİLYONLAR, HEPİNİZE MERHABA"

Günlerdir yoğun bir tempo yürüten CHP lideri Özgür Özel'in enerjisinin düşük olduğu görüldü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel şunları söyledi:

"Silivri Cezaevi'ne, Edirne'ye, Sincan'a, Kandıra'ya, bu cezaevlerinde siyasi tutsak olan Cumhurbaşkanı adayımıza, genel başkanlara, belediye başkanlarına, belediye meclis üyelerine, siyasetçilere ama en çok da hepimizin gelecek umudu gençlere, öğrencilere merhaba!

Biraz önce sahneyi selamlarken Kıbrıs'tan minicik, bir buçuk yaşında bir kız, tanırım adı Akdeniz. Akdeniz'in geleceği için, Akdenizler bizim olsun diye, Akdeniz'in geleceği Türkiye'de olsun diye, Türkiye'nin yüzü Akdeniz'in yüzü hiç solmasın, onlar hiç ağlamasın, çocuklar gülsün, gençler geleceğini Türkiye'de düşünsün diye bu meydanı dolduran, bu tarihi toplantıya katılan, buraya miting değil eylem yapmaya gelen milyonlar, hepinize merhaba!

"BİZ ARTIK KORKUYU EVDE BIRAKTIK, SOKAKLARDAYIZ"

Dediler ki, "Bayramın arefesi ve sivil darbenin, darbe girişiminden sonraki ilk tatil günü. Herkes memleketine gidebilir, parası olsa tatile gidebilir. Bugün bu meydana gelip toplanmak, burada buluşmak, böyle bir iradeyi ortaya koymak, bu fikri ilk ortaya attığımızda yanlış zaman, yanlış mekan, o meydan boş kalır, bu büyük mücadele tökezler, bu büyük mücadele aksar"...

Ama Silivri'de yatan arkadaşlarımız da, bizler de 19 Mart'ta yaşananlardan sonra sokağa çıkmayı neredeyse yasaklayıp, 3 kişinin toplanmasına yasak getirip, bütün ulaşım araçlarını durdurup, Saraçhane'ye, Şehzadebaşı'na, tarihi yarımadaya gelen bütün yolları kesip, köprüleri kaldırıp, vapurları durdurup, metroları durdurup, bizi orada yalnız, İstanbul'un iradesini yalnız bırakmaya çalışanlara inat, ilk gece 150.000, ikinci gece 220.000, üçüncü gece 500.000 ve 23 Mart demokrasi devriminden sonra Saraçhane'ye koşan milyonlar bize şunu gösterdiler: Biz artık endişeyi, korkuyu ve yorgunluğu evde bıraktık, sokaklardayız, meydanlardayız!

"METRO, MARMARAY DOLU... 2 BİN KİŞİ İSTAYONDA PROTESTO YAPIYOR"

Bugün İstanbul'da sadece burada Maltepe'de bir miting yok. İstanbul'da bugün bütün metro istasyonlarında, bütün Marmaray duraklarında, istasyonlarında, bütün iskelelerde mitingler var. Gelen Marmaray dolu, buraya geliyor 2000 kişi istasyonda zıplıyor. İstasyonda 2000 öğrenci protesto yapıyor. İskeleler dolu, yollar dolu. Ben buraya gelirken yürüyerek gelen, 10 kilometre ilerden yürüyerek gelen, yetişemeyeceğini bildiği halde koşa koşa gelen on binleri gördüm. Ayaklarına sağlık, yüreklerine sağlık. Bugün burada bir tarih yazıyorsunuz, tarihe geçiyorsunuz. Türkiye'nin geleceğine el koyuyor, bu darbecilere direniyor, demokrasiyi ve geleceğimizi savunuyorsunuz. 19 Mart günü yurt dışındaki belli odaklardan icazetli bir darbe planı hayata geçirildi. Bunu milyonlar püskürttü, siz püskürttünüz. Darbecileri siz yendiniz, onları yeneceğiz. Onlara bu güzel ülkeyi asla teslim etmeyeceğiz!

"TÜRKİYE İTTİFAKI'NIN GÜVENİNİ HAK ETMEYE, ONA UYGUN ÇALIŞMAYA KARAR VERDİK"

Hatırlayalım, millet 31 Mart'ta Türkiye'de iktidar değişim sürecini başlattı. AK Parti 22 yıl sonra ilk kez yenildi. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra ilk kez Türkiye'nin birinci partisi oldu. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü'nde bir kez, İstanbul'da ise tam 3 kez Erdoğan'ı ve karşısına çıkardığı adayları yendi. Ama bakanları, ama meclis başkanlarını, ama başbakanları yendi. Yerel seçimlerden sonra biz bu süreci bir zafer, içinde bulunduğumuz ruh halini bir kibir ve bundan sonraki süreci kazanmanın tadını çıkaracağımız bir süreç değil bir görev olarak gördük. Dedik ki Türkiye'de cumhuriyeti 100 yıl önce kuran anlayışın cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden demokrasiyi kurması, hukuk devletini inşa etmesi, yokluğu yoksulluğu, işsizliği bitirmesi, eşitsizlikleri ortadan kaldırması için hepimizin ortak bir görevi var. Belediyelerde çok çalışacağız, örgütümüzle birlikte uyum içinde olacağız ve bunu sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir başarısı olarak değil, Türkiye İttifakı'nın, bize bu iktidardan kurtulmak için oy vermiş olan muhalefetten tüm seçmenlerin, en sağdan en sola kadar bizi bu iktidarla siz mücadele edebilirsiniz diyerek sandıkta destekleyen bütün demokratların güvenini hak etmeye, ona uygun çalışmaya karar verdik. 

6 ay boyunca belediye başkanlarımız ve başta Ekrem Başkanımız inanılmaz bir mücadeleyi büyük bir özenle ve büyük bir öz güvenle sürdürdü. Bu iktidar sadece seçimi kazanabilmek için, tüketici güven endeksini bir noktada tutabilmek için öyle şeyler yapmıştı ki 128 milyar dolarımızı yakmış, dolar yükselmesin diye olmadık işler yapmış, hepimizi borçlandırmış, bütün dünya enflasyonu, faizi doğru kullanarak dizginlerken bu güya bu işe ideolojik, inançsal, nasıl yaklaşmış? Enflasyonun sebep değil sonuç olduğunu, bununla mücadele için faizin asla artmayacağını söylemiş. Esas faiz bir sebep sonuç değil sebeptir demiş ve bunun üzerine verdiği talimatlarla bütün dünya yükselmekte olan enflasyonu düşürürken o azdırmış

Hepimizi yoksullaştırmış, yaptığı, aldığı sözde tedbirlerle yoksuldan almış zengine vermiş, tarihin en büyük kaynak transferini sizin, emeklinin, emekçinin, dar gelirlinin, esnafın, memurun, eski orta direğin aleyhine zenginlerin lehine gerçekleştirmiş ve iktidarını her türlü hile, manipülasyon, dezenformasyonla sürdürmeyi başardığı bir seçimden sonra artık acı reçeteden, kemer sıkmaktan, maaşlara zam yapmamaktan, yılda dört kez zam vereceğim dediği asgari ücreti bir yıl boyunca bir kuruş artırmamaktan, emekliyi, işçiyi sefalete sürünmekten çekinmemiş durumdaydı. Hal böyle olunca iş belediye başkanlarımıza düştü. Sosyal projelere düştü, sosyal yardımlara, sosyal belediyeciliğe düştü. Onun yoksun bıraktıklarının sofrasına eti de, sütü de, çocuğunun çantasına beslenmesini de, okulda akan ücretsiz su sebiliyle mataraya suyunu da, yeni doğmuş bebeği için hoş geldin bebek paketini de, anne kart uygulamasını da Cumhuriyet Halk Partili belediyeler yaptı.

"ASGARİ ÜCRETLİYE, ÖĞRENCİYE BUNU YAPIYORSAN 'ERKEN SEÇİM' DEDİK"

Biz milletten aldığımız, biz milletten aldığımız yetkiyi kimseyle didişmeden, takışmadan, kutuplaşmadan, o ağzı kötü, zihni kötü her fırsatta hakaretler yağdıran dile teslim olmadan, onlara uymadan hem 31 Mart seçimini hem de devamını götürüp AK Parti'nin, MHP'nin kıymetli ancak birileri tarafından oyları kendinde tapulu gördüğü, hor gördüğü seçmenleriyle ilişki kurduk. Cumhuriyet Halk Partisi'nin, İmamoğlu'nun halkçı belediyeciliği 6 ay sonraki ölçümlerde %48'lik bir oy oranından, memnuniyet oranından %58'lere tırmandı.

Ekrem İmamoğlu Recep Tayyip Erdoğan karşısında aday olduğu takdirde şüphesiz, tartışmasız açık farkla kazanacak isim olarak ortaya çıktı. Bu süreçte biz bu sonuçları memnuniyetle takip ederken birilerinin bu sonuçlardan kimyası bozuldu ve hepinizin gözü önünde talimatı verdiler. Dediler ki silkeleyin. CHP'li belediyeleri madden, manen ve hukuken silkeleme yarışına giriştiler, hadsizliğine giriştiler.

Biz o aşamada bunların yaptığımız sosyal yardımları engellemek, protein, süt yardımını kesmek, çocuğun beslenme çantasına saldırmak, kent lokantalarını kapatmak, kreşleri kapatmak, öğrenci yurtlarını, burslarını durdurmak niyetine girdiklerini görünce teslim olmadık. Meydan okuduk ve dedik ki eğer bu vakitten sonra emekliye bunu yapıyorsan, asgari ücretliye bunu yapıyorsan, öğrenciye bunu yapıyorsan, dar gelirliye bunu yapıyorsan, seçim yoksa bundan sonra seçim var dedik. Erken seçimin adayı da Ekrem olur, sandıklar kurulur, aday belirlenir dedik.

Önce meydanlara indik, ardından sandığa gittik. Yaptığımız ön seçimin duyurulduğu gün Ekrem Başkan'ın diploması için yasak getirilmeye çalışıldı ve o günden itibaren süreci o kadar çok hızlandırdılar ki diplomasını iptal etmek istemeyen fakültenin dekanını görevden alıp, iptal etmeyeceğini anladıkları yönetimin yerine üniversite yönetimini toplayıp sabahın köründe, şafak vaktinde Ekrem Başkanımızın evine 40 tane polis aracıyla gidip onu, İstanbul'un seçilmişini gözaltına alıp 4 gün tuttular.

İşte orada tarihin kırılma noktasındaydık. Öyle bir yerdeydik ki ya bu korku iklimine teslim olacaktık ya onların hesabı tutacaktı ya bekledikleri gibi öğrenciler, gazeteciler, sanatçılar, siyasetçiler sinip evde oturacaklardı ya da tarihin bu kırılma noktasında dünyanın en acımasız ve en korkak saldırısına karşı cesaret kazanacaktı.

İşgal yıllarında İstanbul işgal altındayken kim ilk ayağa kalktıysa Darülfünun öğrencileri, İstanbul Üniversitesi önüne çekilen barikatı yıktı attı ve ilk yola onlar çıktı. İstanbul Üniversitesi'nin öncü sesine o dönemin devrimcisi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul'daki diğer üniversiteler, Boğaziçi'nin büyük mücadelesi eklendi. Yıldız eklendi, tüm üniversiteler eklendi. O gün 5 günlük verilen yasak, toplanma yasağına karşı bizler sivil darbenin, Tayyip Erdoğan'ın karşısında direnmek için sizleri, hepinizi yürüyerek, gerekirse yalınayak Saraçhane'ye yani İstanbullunun Ekrem Başkan'a emanet ettiği sembol mekana davet ettik.

"TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE, GELECEK CUMHURBAŞKANIMIZA SAHİP ÇIKTILAR"

O gece İstanbul'un dört bir yanından hiçbir araç olmadan yürüyerek, elleriyle, yürekleriyle gelerek önlerine çekilen barikatı kimseye zarar vermeden devirip geçerek Saraçhane'ye toplanan yüz binler Türkiye'nin geleceğine, İstanbul'un geleceğine, gelecek cumhurbaşkanımıza ve iktidarımıza sahip çıktılar. Hepinizi ayrı ayrı kutluyorum.

Bu süreçte her gece, her gece biz çoğaldıkça, her gece biraz daha kalabalık oldukça, ODTÜ Ankara'da yürüyüp Ankara ODTÜ'ye yürüdükçe, bu sese Türkiye'nin 81 ili, 973 ilçesi eklenince ve artık her gece on milyonlar demokrasiye sahip çıkınca hesap yapanlar, hesap kuranlar, rakibini saf dışı edip, İstanbul Barosu'na kayyum atayıp, Cumhuriyet Halk Partisi'ne kayyum atayıp, İBB'ye kayyum atayıp, dikensiz gül bahçesi, korkmadığı rakipler, takatsız partiler, sinmiş yapılar bekleyenler meydanlardaki on milyonları görünce gözüne ışık tutulmuş tavşana döndüler. Ne yasakları işledi, ne tehditleri işledi ne de bundan sonra mücadelemizi kıracak bir şekilde yaptıkları hesaplar tuttu. Oyunları bozanlara, hepinize, on milyonlara teşekkür ediyorum. On milyonlara.

Ve 19 Mart darbe girişimini tam olarak tarih önünde mahkum eden ise bizim 23 Mart'ta üyelerimizi sandık başına davet etmişken, üyeler gelip oy kullanacakken, o güne isabet ettirerek tutuklama yapanlara karşı sandıkların yanına koyduğumuz dayanışma sandıklarına, o 23 Mart sabahı yataklarından kalkanlar elini yüzünü yıkayıp devrim yapmaya gidiyorlardı. 15,5 milyon kişi Türkiye'nin dört bir yanında kalktılar, geldiler, seçtiler ve tarihe geçtiler.

"GENÇLER, İŞÇİLER, EMEKÇİLER, EMEKLİLER DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKTILAR"

15,5 milyon kişinin Türkiye'de oluşturduğu o kuyruklar, o iki elinde bastonuyla merdivenleri tırmanan annem, 3 aylık bebeğini karnında taşıyan, karnında cinsiyeti belli olmayan çocuğunun geleceğini demokratik devrimde arayan anne, gençler, işçiler, emekçiler, emekliler, köylüler hep beraber sandıklara koştular, demokrasiye sahip çıktılar. Tek adama hayır, diktaya hayır, millet biziz, bizim dediğimiz olur, biz kazanacağız dediler. Biz kazanacağız dediler.

"Şimdi o 10 milyonlar artık eve girmez!"

Diyorlar ki sokağa çağırıyorsunuz. Eğer, eğer birileri bindikleri demokrasi treninden iniyorlarsa, eğer birileri kendilerini getiren sandığı meşru görüp götürecek sandığa direniyorlarsa, rakiplerine yasak getirmek için iftiraya kalkışıyorlarsa, iftiraya kalkışıyorlarsa ve eğer birileri demokrasiyi araç görüp esas bir tek adam rejimine, hayallerindeki saltanata, hilafete doğru yürümeye kalkıyorlarsa bunlara karşı demokrasiyi savunmak haktır ve bu mücadelenin yeri sokaktır.

Buradan sonra klasik hiçbir ezbere teslim olmayacağız. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Bakın, yasak dediniz, milyonlar her gece toplandılar. Sandığı yasakladınız, 15,5 milyon kişi gittiler. Hep birlikte bir şeye sahip çıkıyorlar. Bunlar sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil, bunlar senin zulmünden yılmış on milyonlar ve diyorlar ki millet benim, ben milli iradeyim, adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.

"EKREM BAŞKAN CEVAP VERDİKÇE MASAK RAPORU PERİŞAN OLDU, ERİDİ GİTTİ"

Yaşadığımız süreç, 19'undaki darbe girişiminin 7 gün boyunca Saraçhane'de gece mitingleriyle, 23'ünde sandık başında tüm Türkiye'de 15,5 milyon kişiyle ve bugün Maltepe'de daha önce yine bize ait olan rekoru hep birlikte kırmamız ve tarihin en büyük buluşmasını burada gerçekleştirmemizle birlikte geriye püskürtülmüştür. Ancak darbeciler halihazırda bizim irademize, gelecek hayalimize, cumhurbaşkanı adayımıza darbe girişiminde bulunanlar halihazırda iktidarda oldukları için şu an başımızdaki cunta pozisyonundadırlar. Halk desteği, kamuoyu desteği hatta devletin içinde destekleri gitgide erimiştir. Başımızdaki cunta darbe girişimine birtakım ufak tefek yerlerden devam etmeye çalışmakta. Örneğin Radyo Televizyon Üst Kurulu'ndan, oranın penceresinden demokrasiye kurşun atmaktadır. Kapatma kararı verilen Sözcü TV ile çeşitli cezalarla lisans iptaline niyetlenilen Halk TV ile, Tele1 ile, Fox TV ile bu meydanları gören, bu meydanlarla konuşan, milletin sesini milletten esirgemeyenlerle dayanışma içinde olacağız ve özgür basına, cesur basına kuvvetli destek alkışlarınızı yolluyoruz.

Kumpas dosyasında her yalan var ama hukuk yok. Bir MASAK raporunu aylarca konuştular, ortaya çıktı ki tutuklanmadan, gözaltından iki gün önce teslim edilmiş. 10 Mart'ta MASAK'tan istenmiş, 17 Mart'ta teslim edilmiş. Oysa aralık, ocak, şubat, anlattıklarının hepsi yalanmış. Ekrem Başkan kendine sorulan tüm sorulara cevap verdikçe MASAK raporu perişan oldu, eridi gitti. Şimdi buradan Tayyip Erdoğan'a tarihin en büyük meydan okumasını aktarıyorum. Ekrem Başkan diyor ki benim bir suçum yok, günahım yok, senin yalan ve iftiraların var. Eğer kendine güveniyorsan ben istiyorum, gerekli düzenleme yapılsın, yargılandığım mahkeme TRT'de canlı yayınlansın. Hodri meydan!

"TECAVÜZCÜLERDEN, TACİZCİLERDEN TANIK İCAT EDİP EKREM BAŞKAN'I YARGILATMAYIZ"

Soruşturmada tanık yok, şahit yok, delil yok. Peki ne var? Ne var biliyor musunuz? FETÖ'den miras kalan gizli tanıklar var. Adı kim bu tanıklar? Meşe, Ladin ve Çınar. Ve bu gizli tanık şöyle ifade veriyor: "Şu şu ihalede böyle bir şey olduğunu duydum, böyle verildiğini düşünüyorum, bu ihaleyi şu kişi almadığına göre şu kişiye vermişlerdir diye değerlendiriyorum." İspat, kanıt hiçbirisi yok. Rüşveti ne verdim diyor ne aldım diyor ne gördüm diyor. Sadece başkalarından duydum diyor ve birileri bununla İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı'nı tutukluyor. Bütün işleri güçleri, bütün işleri güçleri yalan ve dolan. Bakın gizli tanık dediklerinin 55 tane suç dosyası çıktı. Tanıklardan, iftiracı tanıklardan. Yani eskiden AKP'den iş alan şimdi Ekrem Başkan'a kara çalan adamın 100'den fazla suçu çıktı. Tecavüzcülerden, tacizcilerden tanık icat edip Ekrem Başkan'ı size yargılatmayız, karalatmayız.

Yıllarca oluşturdukları medya düzeniyle, Atatürk'ün kudurduğu ajansları hepimizin vergisiyle kurulmuş çalışan televizyonları, TRT'yi yalanların en büyüğüne alet ederek iftira ve kara çalanlara inat, örneğin kalbinde altı stent olan Mahir Polat'ın hesabından gariban vatandaşa 50 TL, 100 TL yolladığı havaleleri terör örgütüne destek diye, 100 lira, bir çorba parası. Yolda önünü kesmiş, para istemiş, alın hesabını atın bana para demiş. 100,200 atmışlar, bunu MASAK raporuna yazmışlar. Yedi kişilik, yedi kişilik terörden sorumlu arkadaşlar, bir tanesi de Ekrem Başkan. Eski görüntülerle bir şirkete yapılan baskında şirket kasasından çıkan parayı böyle yayıp göstererek yaptıkları algı operasyonuna inat yedisinin evlerinden, kasalarından, iş yerlerinden toplam çıkan para tutanak altında 15.000 lira, yedi kişiden çıkan toplam para. Oysa bu utanmazlar 560 milyar lira diye bir rakam atıp milletin midesini bulandırmaya çalışıyorlardı.

Ekrem Başkan'ın, Tayyip Bey soruyor, soruyor. Diyor ki ya kardeşim siz bu adamlara kefil misiniz? Buradan Özgür Özel olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin son genel başkanı olarak söylüyorum. Ekrem Başkan'ın temizliğine, dürüstlüğüne ve namusuna kendi namusum kadar kefilim ben Erdoğan, kendi namusum kadar.

Yine onun gibi içeride tutulan bütün belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin, belediye bürokratlarımızın, içeride haksız yere tutulan bütün arkadaşlarımızın suçsuzluğuna kendi namusuma inandığım kadar inanıyor, hepsini yürekten selamlıyorum.

Erdoğan'ın "Turpun büyüğü heybede." dediği gün gizli tanık, hangisi bilmiyorum odunlardan, ya Meşe ya Çınar ya Ladin ifade vermiş Ekrem Başkan hakkında ve o ifade daha tutanağa geçmeden Tayyip Bey'e söylenmiş. Keyifle söylüyor. "Turpun büyüğü heybede." Şimdi ben size bu turpun büyüğünü göstereceğim. Arkadaşlar ekrana yansıtsınlar.

İşte turp. Şimdi diyor ki daha turplar var, daha büyüğü var. Evet, demek ki daha büyük iftira atacak, daha büyük yalan söyleyecek ama Tayyip Bey eğer turp demek suç demekse, turpun büyüğü suçun büyüğü demekse ve turpun büyüğü sonra çıkacaksa yani en büyük suç, en büyük suçlu ortaya çıkacaksa o zaman hepimiz buradan bir şey anlıyoruz. Turpun büyüğü sensin Erdoğan, sensin! Sensin! Şunu bilmek lazım, Allah insana rakibinin de, Allah insana rakibin de hatta düşmanın da mertini versin. Mert bir rakip, mert bir düşman istiyoruz.

"CEZAEVİNDEKİ KADIN HÜKÜMLÜYE 'İMZA ATAR MISIN?', BU MU ADALET?"

Suç yok, delil yok, eli boş, günü dolmuş, hapse yollamış. Sonra ne yapıyor? Cezaevindeki kadın hükümlüye görüntüyle bağlanıyor. Diyor ki: "Bazı şeyler var değil mi? Bilip de gizliyorsun değil mi? Biz sana hatırlatalım mı? İmzayı atar mısın? Atıp da yarın çıkar mısın? Yoksa görüntüyü kaparsam 10 yıl çıkamazsın. İki yaşında kızını 10 yıl göremezsin." Bu mu? Bu mu adalet?

"TÜRKİYE'DEKİ ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNE YENİLMİŞLERDİR"

Bu ülkenin gençleri korkuya boyun eğmeyeceklerini, baskıya diz çökmeyeceklerini, susmayacaklarını hepimize ve bütün Türkiye'ye göstermiştir. Üniversiteleri, sokakları, sosyal medyayı hatta tüm hayatımızı baskılayacaklarını sananlar, biraz önce söyledim, İstanbul Üniversitesi'nin öncü gücüne, ODTÜ'nün devrimci kimliğine, Yıldız Teknik'e, İTÜ'ye, Boğaziçi'ne, Türkiye'deki üniversite gençliğine yenilmişlerdir.

"BİNLERCE EVLADIMIZI GÖZALTINA ALDILAR... MEYDANDA 2.2 MİLYON KİŞİYİ GÖRÜYOR MUSUN?"

Yüzlerce çocuğumuzu, binlerce evladımızı gözaltına aldılar. Yüzlercesini tutukladılar. Bir tek amaçları vardı: Sindirelim, korkutalım, bir daha dışarı çıkmasınlar. Türkiye'nin görülmüş en büyük cadı avından sonra ilk kez, ilk kez yapılan çağrıda Maltepe Meydanı'nda 2,2 milyon kişiyi görüyor musun Erdoğan?

"Erdoğan, gençleri sindirecektin! Burada sinen kimse görüyor musun?"

Üniversiteyi susturacaktın! Susan üniversite görüyor musun? Bizleri eve kapatacaktın! Evde oturan kimse görüyor musun? Uzaktan yakından kimse Ekrem Başkan'a sahip çıkmayacaktı. Bak, karşımdaki yiğide bir bak! Yiğidime bak! Aslanıma bak! Arkasında 15,5 milyon oyla dimdik karşında! Görüyor musun?

Ekrem Başkan Silivri'de dedi ki: "Koroyu dinledim, dünyanın en büyük korosuyla cezaevinde geçirdiğim ilk gece birlikte şarkı söyledim. Teşekkür ederim." O teşekkürü Saraçhane'ye iletirken ki buradan o gece dünyanın en büyük korosuyla Ekrem Başkan'a seslenen milyonlara şükranlarımızı sunuyoruz ama ben dedim ki bekle, daha büyüğünü getireceğim. Dünyanın en büyük korosu hazır mıyız? Hazır mıyız?

O zaman buradan Ekrem Başkan'a ve bu diktatöre karşı baş kaldırdığı için hücrelerinde ayrı ayrı yatan bütün yiğitlere, aslanlara selam olsun! Ekrem Başkan'a selam olsun! Yiğidim, aslanım, diyoruz. Bu akşam Silivri'de yan yana cezaevlerinde birlikte yatacak olan "Her şey çok güzel olacak." diyen 21 yaşındaki Berkay'la, onun, onun istediği gibi bir Türkiye olsun diye çalışan Ekrem İmamoğlu'nu aynı hapse atan saray rejimi artık çökmüştür. Başaramadınız, başaramayacaksınız.

Bunların akıl almaz bir demokrasi anlayışı var. Kaybettikleri seçim kötü seçim, kazandıkları seçim iyi. Bunları destekleyenler iyi, bunları desteklemeyenler, karşı çıkanlar kötü. İşine gelince yerli ve milli, gelmeyince marjinal örgüt. Size marjinal diyorlar ya, al bak Erdoğan bu meydana! Al sana marjinal örgüt! Al sana marjinal milyonlar!

Kazanamadıkları belediyelere, barolara el koyuyorlar. Şirketlere, diplomalara el koyuyorlar. Alamadıkları mazbataya el koyuyorlar. Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde verilmiş hangi kağıdın garantisi var? Sonra diyorlar ki: "Ekonomiye kötü etki edebilir." Eder tabii. Sen 31 yıl önce verdiğin diplomayı iptal edersen, şirketlerin yıllarca çalışılıp alın teriyle kazanılmış mal varlıklarına el koyarsan bu ülkede artık hangi kağıdın garantisi var ki hazine bonosunun olsun, devletin söylediği sözün değeri olsun.

"MEHMET ŞİMŞEK'İN NE İTİBARI NE ÜLKEYE KATABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR"

Ekonomiyi çökerten de, krizi çıkartan da Ekrem Başkan'la yarışmaktan korktuğu için yaptığı yargı operasyonlarının maliyetine milleti katlanmaya zorlayan kişinin ta kendisidir. Üç günde tam 25 milyar doları hep birlikte kaybettik. Bu 25 milyar dolarlık maliyeti kendi üstüne almıyor, sizin üstünüze yıkıyor. Benzine, mazota zam yaparak başladı bile. Mehmet Şimşek dünyada demokrat görünüyor ya, o da bu darbenin bir parçasıdır. Mehmet Şimşek, MASAK'a hazırlattığı raporla bu darbenin ortağı olmuştur. Dünyadaki bütün ekonomi çevreleri Mehmet Şimşek'in bir demokrat, ülkeyi akılcı politikalarla yöneten bir iktisatçı değil, bir otokratın emrindeki silahşör, bir otokratın tetikçisi olduğunu görmüştür. Mehmet Şimşek diye birinin ne itibarı vardır ne de bundan sonra bu ülkeye katabileceği bir şey vardır.

Şimdi, şimdi çıkmış utanmadan sıkılmadan "Özgür Özel Türkiye'yi dünyaya şikayet ediyor." diyor. Birincisi şunu söyleyeyim, eğer bir ülkede demokrasi tehdit altındaysa, sandık gidiyorsa, seçimle gelen seçimle gitmiyorsa, o ülkede darbe oluyorsa dünya bununla ilgilenir. Hatırla Erdoğan, 15 Temmuz'da FETÖ'cüler sana darbe yaptığında o darbeye bütün demokratlar direnmiştik. Ertesi gün geldin, muhalefetten destek istedin. "Bu darbeyi bütün dünyaya birlikte anlatalım." dedin. Şimdi o darbeyi bütün dünyaya nasıl anlattıysam bu darbeyi de bütün dünyaya öyle anlatacağım.

Ayrıca insanda birazcık utanma, birazcık hafıza olur. Başörtüsü meselesinde üniversiteye gitmek için başını örten kardeşlerimize antidemokratik işler yapıldığında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne giden sizdiniz. O zaman kimse size "Türkiye'yi yurt dışına şikayet ediyor." demiyordu. Ardından parti kapatma davalarında heyetler oluşturup kapı kapı Avrupa'yı gezen, dünyayı gezen, Türkiye'yi bu anlamda şikayet eden yine sizdiniz. Geçmişin mağdurları şimdi olmuş zalim. Geçmişin mağduru zalim olduysa o gün de bugün de demokrasiyi savunanlar dünyanın bütün demokratlarıyla konuşacaklar ve dayanışacaklar. Hiç kendini bundan uyma. Eskide kaldı onlar, korkmuyoruz, sinmiyoruz, senin algına teslim olmuyoruz.

Diyor ki: "Bunun sözcüsü de kendisi de çıkıp diyor ki efendim siz basını tehdit edemezsiniz." Neymiş o? Demişim ya: "Saraçhane'yi görmeyeni biz de görmeyeceğiz. Saraçhane'yi göreni başımızın üstünde tutacağız, görmeyeni yerin dibine batıracağız." Diyor ki: "Efendim basın demokrasilerde boykot edilmezmiş." Yıl 2008, 2009 Doğan Medya Grubu'nu boykota daveti bizzat başbakan sıfatıyla eline aldığı her mikrofonda, tüm imkanlarla boykota bunlar davet ediyordu. Şimdi bugüne kadar sabrettik. Dediler ki: "Konuşuyoruz, görüşüyoruz." Efendim ekranın ortasına sizi koyuyoruz, etrafında kendimiz konuşuyoruz. Sabırla bekledik. Bugün sabah erkenden arayarak şunu söylüyorlar: "Mitingi vermeye korkuyoruz. İletişim Başkanlığından telefonlar alıyoruz. RTÜK'le tehdit ediliyoruz."

"EMEKLİ MAAŞI HİÇ BU KADAR DÜŞÜK, ASGARİ ÜCRETLİNİN BOYNU HİÇ BU KADAR BÜKÜK OLMAMIŞTI"

Bayramın arefesindeyiz. Bu ülke ekonomide çok zor günler geçirdi ama herhalde hayat pahalılığı hiç bu kadar katlanılmaz, emekli maaşı hiç bu kadar alım gücü düşük, asgari ücretli hiç bu kadar boynu bükük olmamıştı. Sadece verilen bayram ikramiyesi bile ilk verildiği 2018 yılında arife günü 25 kg dana kıyma alırken bugün getirildiği 4.000 TL sadece 5 kg dana kıyma alabiliyor. Son yedi yılda 25 kg dana kıyma alabilen emekli ikramiyesinden 5 kiloya düşmüş durumdayız. Emeklini, en düşük emekli maaşı Erdoğan geldiğinde sekiz çeyrek altın alırken şu anda iki buçuk çeyrek altın noktasındadır. Asgari ücret, Erdoğan öncesi, o kötülediği üçlü koalisyon döneminde rahmetli Ecevit'in son verdiği, verdirdiği asgari ücret yedi çeyrek altın alırken bugün daha yeni zamlanmış asgari ücret üç buçuk çeyrek altın almaktadır. Yani Erdoğan'ı iktidarda tutmanın emekliye, asgari ücretliye maliyeti çok ağırdır. Bugün memleketlerine, memleketlerine gitmeyen, gidemeyenler yüksek otobüs paralarıyla hasret çekmektedirler.

Sonuçta, sonuçta üç günde 25 dolar milyar doları çarçur edenler yine dönüp zam yapıp bu işin bedelini size ödetmeye çalışıyorlar. Bunun için biz emeklini, asgari ücretlini bir büyük sıkıntısına bir toplumsal sahip çıkışla birlikte mücadele vermek durumundayız. Mazbataların, diplomaların çöküldüğü yere yabancı sermaye gelmez, kaçar, kaçmaya devam eder. Bu ülkeyi yönetenler eğer bu ülkeyi zerre kadar seviyorlarsa Türkiye'yi bu kıskaçın içinden çıkarmak için attıkları her türlü antidemokratik adımdan vazgeçmek durumundadırlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak adayımızla, programımızla, enerjimizle, gücümüzle iktidarı devralmaya, bu ülkenin makus talihini değiştirmeye, yüzleri güldürmeye bugünden hazırız. Bunu yaparken asla ve asla meseleyi sadece partimize değil, en sağdan en sola kadar, yeter ki bu ülkenin birliğiyle, bütünlüğüyle sorunu olmasın, dostluk, kardeşlik istesin, barış istesin, demokrasi istesin, bu ülkenin tüm değerlerini, tüm görüşlerini sahiplenmeye, Türklerle Kürtlerin, Alevilerle Sünnilerin, sağcılarla solcuların hep birlikte omuz omuza yarınları inşa etmesine hep birlikte katkı sağlayacağız.

"SİZ İSKİLİPLİ ATIF'IN DEVAMISINIZ, BİZ RIFAT BÖREKÇİ'NİN YOLUNDAN GİDENLERİZ"

Ve Erdoğan sıkışınca her türlü iftirayı attığı gibi şimdi de dönmüş bize mandacı demiş. Aslında Erdoğan birisi mandacı olacaksa, birisi mücadeleden yana olacaksa orada saflar çoktandır belli. Sen değil misin 200 yıldır "Bu millete istikamet dayatılıyor." diyerek demokrasiye, padişahın yetkilerinin azalmasına, Sened-i İttifak'tan beri karşı çıkan? Siz değil misiniz 150 yıldır "CHP ve biz iki ayrı akım, karşı karşıyayız." diyen? Hadi safları netleştirelim. Biz 150 yıldır bir anayasa isteyenleriz, bir meclisi savunanlarız. Sizin yolunuz Meşrutiyet'ten sonra meclisi 33 yıl kapatanların yoludur. Biz İkinci Meşrutiyet'ten, onun için canını ortaya koyanlardan yanayız, onların yolundayız. Sizin yolunuz Damat Ferit hükümetlerinin yoludur. Siz Sevr'i imzalayanların siyasi devamlılarısınız, biz Sevr'i yırtıp atanlarız, Lozan'ı yapanlarız.

Siz Milli Mücadele aleyhine bildiri yayınlayıp İngiliz uçaklarından attıran İskilipli Atıf'ın devamlılarısınız, biz Milli Mücadele'ye destek olan Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi'nin yolundan gidenleriz. İşgal başlayınca arka kapıdan İngiliz zırhlısına binip kaçanların devamı olanlar bize mandacı diyecek haddi nerede buluyorlar? İstanbul işgal edildiğinde Kartal İstimbotu'nun ucuna çıkıp yanındaki yaverine "Geldikleri gibi gidecekler." diyen benim genel başkanımdır, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Şimdi burada meydan hep bir ağızdan bağırıyor. Ne bağırıyor biliyor musun? Sen, sen altıncı filoya secde edenlerin arasında saf tutansın, altıncı filoya secde edenlersin. Biz altıncı filoyu denize döken Deniz Gezmiş'in arkadaşlarıyız.

"SİZ TEĞMENLERİ ORDUDAN ATANSINIZ, BİZ 'MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ' DİYEN TÜRK EVLATLARIYIZ"

Ne ölüme ne dirime diye ant koyan, Atatürk'e zerre muhabbet besleyen, ne ölüme ne dirime gelsin diyen Fesli Deli Kadir'in dirisine kendi giden, cenazesine beş bakan yollayan Erdoğan, sen Atatürk'e bağlılık yeminini bırakmadıkları için gencecik teğmenleri ordudan atansın, biz onlar gibi "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyen kahraman Türk evlatlarıyız.

Aliya İzzetbegoviç şunu söyler: "Her şey bittiğinde biz düşmanlarımızın yüksek seslerini değil, dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız." Bunu kimse unutmasın!

Bir cesaret gösterilecekse bugün gösterilecek.
Sokağa çıkılacaksa bugün çıkılacak.
Demokrasi savunulacaksa bugün savunulacak.
Bir cesaret gerekiyorsa bugün gösterilecek.
Çıkmışlar bizi tehdit ediyorlar.
Diyor ki bana benim şahsımda hepimize kabri sizin de kabrinizi yakında kazarlar diyor.
Elinden geleni ardına koyma.
Biz bu yolda ölümü de göze aldık.
Zindanı da, mezarı da!

Ekrem Başkan gibi cesurlar, Ekrem Başkan gibi cesurlar, bu meydandakiler gibi cesurlar bir kez ölürler.

Bu ülke için tertemiz hayaller kuran gençlerin umuduna yenileceksiniz.
Evladının geleceği için dertlenen annelerin duasına yenileceksiniz.
Abisine, ablasına zulmettiğiniz, bu bayram günü onu kardeşlerinden kopardığınız o küçük kardeşlerin gözyaşlarına yenileceksiniz.
Yoksulluğun bittiği, adaletin hakim olduğu bir Türkiye isteyen milyonların azimli, kararlı, cesur mücadelesine yenileceksiniz.

"YARINDAN İTİBAREN KAPI KAPI GEZECEĞİZ"

Yarından itibaren her birimiz hem biz kalabalık olmayalım diye uzattıkları o bayram tatilinde 8 gün boyunca yarından itibaren kapı kapı gezeceğiz.

Ekrem Başkan'ın özgürlüğü için imzaları toplayacağız.

Erken seçim talebiyle imzaları toplayacağız.

Türkiye'de her iki kişiden birinden fazlasının imzasını alıp bu iktidarı alaşağı edeceğiz. Alaşağı edeceğiz!

Bizim hayal ettiğimiz Türkiye'de Cumhurbaşkanı adayları hapiste olmayacak, Ekrem İmamoğlu'nu ve haksız yere tutulan Ümit Özdağ'ı derhal serbest bırakın, hiçbir siyasi partinin genel başkanı hapiste olmayacak, sadece seni başkan yaptırmayacağım dedi diye 8 yıldır içeride tuttuğunuz Selahattin Demirtaş'ı derhal serbest bırakın, çünkü bu meydan Türkiye'ye bir şey öğretiyor; yarın demokraside biz bu meydandaki birçok parti ile rekabet eder, yarışırız, ama adil, mertçe, demokratik bir yarış için, bir Türkiye için yani herkesin sözünü söyleyebilmesi, siyaset yapabilmesi için bugün bu meydanda rengarengiz, tıpkı gökkuşağı gibi farklı renklerin yan yana durduğu, birbirinin içine ve işine karışmadığı ama doğru bir yerde en güzel görüntüyü verdiği gibi, bugün Maltepe Meydanı ne benimdir ne başkasınındır, gökkuşağı gibi rengarenktir, çok kültürlüdür, çok partilidir, ama bu meydan Türkiye'nin umududur, yarınlarıdır, tek adamın tek korkusudur, bu meydan birbirine düşerse, rekabete düşerse, benim genel başkanım çıksın onunkini yatsın derse, belediye başkanım çıksın diğerininki dursun derse, kayyıma, tutuklamaya, gözaltına, işkenceye, kötü muameleye, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe hep beraber isyan etmezse o zaman kötülük kazanır, ama bu meydan bugünkü gibi durdukça, milyonlar oldukça, korkmadıkça, yılmadıkça and olsun ki biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız; bu meydandaki tüm görüşleri, yapıları, partileri, mezhepleri, inançları, etnik kökenleri gökkuşağına duyduğumuz saygıyla, Cumhuriyet'in kuruluş değerlerine bağlılığımızla, yarın olan inancımızla yürekten selamlıyorum, hepiniz sağ olun, var olun, yarın hep birlikte bayramlaşacağız, ama ilk büyük bayramlaşmayı bu meydanda yaptık, geçtiğimiz günlerde Saraçhane'den ayrılırken 15 yıllık drone operatörü bir kardeşim gelip drona alkış isteyince ilk kez birilerinin onları fark ettiğini ve aşağıdaki güzel insanların alkışladığını söylemişti, şimdi o dron biraz önce yükseldi, bu tarihi bayramlaşmayı fotoğrafladı, ben yarın önce Trabzon'da sonra Silivri'de ve bayramın ikinci günü yine Silivri'de içeriye koyduklarıyla, öğrencilerimizle, siyasetçilerimizle, belediye başkanlarımızla, sanatçılarımızla sizin adınıza bayramlaşacağım, buradan içeride hepimiz adına yatanlara selam olsun, hep birlikte Türkiye'nin güzel insanlarına, dayanışma gösterenlere, bayramlaşanlara yarına umutla baksınlar diye iyi bayramlar diliyoruz, iyi bayramlar, ve şimdi bugünün anlamıyla ve yarın başlatacağımız büyük kampanya için hep birlikte tekrar edelim: ben milletim, ben milli iradeyim, adayımı bırak, sandığımı getir, adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum, sizin önünüzde hiçbir güç duramayacak, Türkiye'nin en büyük kırılma anında her şeyi göze alıp sokaklara çıkanlara, barikatları aşanlara, meydanlara koşanlara ve yanındakinin hakkını kendi hakkı gibi bilen milyonlara teşekkür ediyorum, iyi bayramlar diliyorum, güle güle gidin ama sakın dinlenmeyin, çünkü bu iktidarı değiştirene kadar durmayacağız, yolunuz açık olsun, kazanmak yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz, kurtuluş yok tek başına, milletin iradesini bir avuç insana teslim etmeyen."

İMAMOĞLU YAPAY ZEKA İLE MALTEPE'DE

Ekrem İmamoğlu'nun mektubunu CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu. Ardından mektubun devamı, yapay zeka ile oluşturulmuş İmamoğlu videosu ile vatandaşlara iletildi. İmamoğlu şunları söyledi:

"MESELE, TEK BAŞINA EKREM İMAMOĞLU MESELESİ DEĞİL, MEMLEKET MESELESİDİR"

"Sevgili vatandaşlarım sevgili gençlerimiz, değerli çocuklarımız, yüreği adalet ve ülke sevgisiyle atan, kıymetli kardeşlerim; merhaba. Adalet, demokrasi ve özgürlük talep ettiğiniz, insanca yaşamak istediğiniz için bir araya geldiniz. Güler yüzünüzle, enerjinizle, sağduyunuzla herkese örnek ve umut oldunuz. Her birinize yürekten teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. Sizlerin ve ülkenin dört bir yanında haksızlığa karşı ayağa kalkan milyonların meselesi, elbette Ekrem İmamoğlu değil. Ben, bunu çok iyi biliyorum. Mesele, memleket meselesi... Adalet, demokrasi, özgürlük meselesi… Eğitim, üretim, paylaşım, hak, hukuk meselesi… Mesele, ülkenin geleceği meselesi. Onun için gençler en öndeler. Çünkü, gelecek kaygısını en çok onlar yaşıyor. Hayatlarının ellerinden kayıp gittiğini, en çok onlar hissediyor.

“GENÇLER, GENÇLİKLERİNİ ÇALANIN KİM OLDUĞUNU SORGULUYORLAR"

Gençler, gençliklerini çalanın kim olduğunu sorguluyorlar ve karşılarında tek bir kişiyi görüyorlar. O kişi, bu ülkenin gençlerini anlamak için hiçbir gayret göstermedi. Kendisine oy veren gençleri bile yeterince dikkate almadı. Sadece, gençleri ayrıştırmaya, birbirine düşürmeye çalıştı. Bugün de öyle yapıyor. Çünkü, seçim kazanmak için, hep birilerini düşman ilan etmek zorunda. Oysa bizim milletçe kardeşliğe, dayanışmaya ihtiyacımız var. En çok da gençlerin birliğine ihtiyacımız var. Gençler yarışmayı, rekabeti severler ama mutlaka mertçe olsun isterler. Gençler, kim kazanacaksa, bileğinin hakkıyla kazansın isterler. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, bütün gençlerin içinde adalet duygusu vardır, mertlik vardır. İşte onun için, herkesten çok gençler seslerini çıkarıyorlar, gençler meydanları dolduruyorlar. Hepsiyle gurur duyuyorum.

Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek”
“Gençler, Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘Vatandaşa saygı göster, milletin iradesine el uzatma’ diyor. ‘Faul yapma, mertçe yarış’ diyor. Ama Erdoğan, bu seslere kulaklarını tıkıyor. Birbiri ardına haksız-hukuksuz talimatlar veriyor. Yaptığı kötülükler, milletimizin sırtına yeni ekonomik yükler bindiriyor. Her şeyi kendisi yaptığı halde, Erdoğan asla sorumluluk üstlenmiyor. Yıllardır ekonomik krizlerin sorumlusu olarak kimler gösterilmedi ki: Dış güçler, faiz lobisi, bankalar, pazarcılar, çiftçiler hatta bakkallar, fırıncılar… Bir tek bu iktidar ve onun başındaki zat ekonomik krizlerin sorumluluğunu üstlenmedi. Haksız, hukuksuz tutuklamaları, sıkıyönetim dönemlerini aratan uygulamaları yüzünden, üç günde, Merkez Bankası’ndaki birikimin yüzde 40’ı, 26 milyar dolar uçtu gitti. Ama bu krizin sorumluluğunu da hiç utanmadan gençlerin demokratik tepkilerine, adalet talebiyle protesto hakkını kullanan milletimize yüklüyorlar. Amaçları bellidir; baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek…

"ETRAFIMDAKİ TAŞ DUVARLAR BENİM İÇİN İSE YOK HÜKMÜNDELER"

Sevgili dostlarım; ben sizlere, içimdeki memleket sevgisi kadar büyük, uçsuz bucaksız hücremden sesleniyorum. Etrafımdaki taş duvarlar, demir parmaklıklar, suçlular için, yaptıklarından pişman olanlar için aşılmaz engeller olabilir. Benim için ise yok hükmündeler, yok. Çünkü ben, hiçbir suç işlemedim. Belediye Başkanı olarak yaptıklarımdan pişmanlık değil, gurur duyuyorum. Devletin birçok kurumu tarafından, 6 yılda 1300 defa incelenmiş ve hepsinden aklanmış bir belediyenin yöneticisiyim. 48 idari, 51 şahsi soruşturmadan alnının akıyla çıkmış bir yöneticiyim. Devletin müfettişlerinin yıllardır bulamadığı suçları, şimdi gizli ve yalancı tanıkların ipe sapa gelmez ifadelerine dayanarak bulduklarını iddia ediyorlar. Hadi oradan, hadi. Bu uyduruk davada, kendisini aklamak zorunda olan ben değilim. Gizli tanıkların arkasına saklanarak beni saf dışı etmeye çalışan kendini aklamak zorunda. Ahmak Davası’ndan, kreşlerimizi kapatmak için açtıkları soruşturmaya; 30 küsur yıllık diplomamı baskıyla iptal ettirmekten, sözde yolsuzluk davasına kadar, bana yapılanların siyasi amaçlı, kirli bir operasyon olmadığını kanıtlamak zorunda.

"KENDİSİNE GÜVENENLERİ BOŞA DÜŞÜRÜYOR"

Erdoğan, bana karşı her hamlesiyle, seçimden kaçan, rakibinden korkan biri olduğunu gösteriyor. Bu mertlikten uzak hamleleriyle, kendisini seven vatandaşlarımızı utandırıyor, kendisine güvenenleri boşa düşürüyor. Varlığını koruyabilmek için, elindeki yetkileri kötüye kullanan, hukukun ve demokrasinin dışına çıkan her iktidar acizdir, zavallıdır. Böyle iktidarlar, rakiplerini ortadan kaldırıp, tüm muhalifleri baskı altına almakla işe başlar ve sonunda ülkeyi göstermelik seçimlerle yönetilen, çağdışı bir hanedanlık haline getirirler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, milletimizin feraset ve cesaretle yürüttüğü mücadeleyle kurulmuş olan Cumhuriyetimiz, işte böyle bir tehdit altındadır. Daha önce de devletin gücünü kendi gücü zannedenlerin, kendi iradesini milletin iradesinden üstün görenlerin zorla, zorbalıkla bu ülkeye istikamet belirlemeye çalıştıklarını gördük. Milletimiz, tüm bu dayatmaları, darbeleri bertaraf etmeyi bilmiş, Türkiye’ye istikamet belirleyecek tek iradenin milletin iradesi olduğunu her seferinde kanıtlamıştır. Yine öyle olacak. Milletin iradesine değil, ele geçirdikleri devletin gücüne güvenenler yine kaybedecekler. Çünkü karşılarında siz varsınız, millet var.

"ZORBALIĞA, ZALİMLİĞE BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

Hukukun bittiği, yargının teslim olduğu noktada, siz bir karar verdiniz. Başta gençlerimiz olmak üzere, ülkemizin her köşesinden milyonlarca vatandaşımız meydanlara aktı ve darbeye karşı direnişe geçti. Hep birlikte, iktidarın hesabını boşa çıkardınız. Haklarınıza, geleceğinize, özgürlüğünüze sahip çıktınız. Tam da kurucumuz, kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, hepiniz, ‘Özgürlük benim karakterimdir’ dediniz. Tam da İstiklâl Marşı’mızda dendiği gibi, ‘Enginlere sığmadınız, taştınız’ ve ne büyük bir millet olduğunuzu bir kez daha kanıtladınız. Sizlerle gurur duyuyorum. Sevgili kardeşlerim; şimdi çok büyük, çok güçlü bir başlangıç yapıyoruz. Zorbalığa, zalimliğe boyun eğmeyeceğiz, demokratik bir yöntemle, mertçe mücadeleyle bu baskıcı rejimi tarihe gömeceğiz.

"UZUN, TUZAKLARLA DOLU MÜCADELEYE TALİBİM"

23 Mart günü, 15,5 milyon yurttaşımızın ortak iradesi ve desteği ile başlayan sürecin sonunda, partimizin yetkili kurullarının kararıyla, resmen Cumhurbaşkanı adayı oldum. Başta, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel olmak üzere, emek veren, destek sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Önce Allah’a olan inancım ve dualarımla, sonra milletime olan bağlılığım, hizmet kararlılığımla yola çıkıyorum. Gücümüzü milletten alarak; bu kararlı, meşakkatli ve uzun yolculukta, Türkiye’nin tüm muhalefet partileriyle, muhalefetin tüm sivil temsilcileriyle tarihi bir dönemi yaşayacağız. Mertlikle, namertliği yeneceğiz. Cumhuriyetimizi güçlü bir demokrasiyle taçlandıracağız. Bu yola çıkarken de ifade ettiğim gibi, ben bir makama değil, uzun, zorlu ve tuzaklarla dolu bir mücadeleye talibim. Dün olduğu gibi yarın da sizleri utandırmayacağıma söz veriyorum.

"KORKU DUVARLARI YIKILMIŞTIR"

Bir avuç insanın, siyasi hırsları uğruna daha ne tertipler kurabileceğini, ne kötülükler yapabileceğini çok iyi biliyorum. Ama hiç korkum yok. Çünkü arkamda, yanımda sizler varsınız. Hiç korkmuyorum; çünkü aziz milletimiz birleşmiştir. Ayrılık, gayrılık bitmiştir. Millet; zalimin, zulmün karşısında birleşmiştir. Millet, hep beraber bu karanlığı yırtıp atma iradesinde birleşmiştir. Millet, vicdanda birleşmiştir. Millet, adalette birleşmiştir. Millet; ortak kader, ortak gelecek arayışında birleşmiştir. Korku duvarları yıkılmıştır. Gençler ayaktadır. Kadınlar ayaktadır. Bu millet teslim alınmayacağını göstermiştir. İstedikleri kadar beni, bizi hapse atsınlar, yargılasınlar. Millet; tüm tuzakları, kumpasları ezip geçeceğini göstermiştir. Millet, devletin sahibi olduğunu göstermiştir.

"MİLLET, BÜTÜN İKTİDARLARDAN BÜYÜKTÜR"

Ben, bu yola çıkarken bir söz verdim. ‘Hak yemem, hakkımı da yedirmem’ dedim. Ne olursa olsun, bu milletin hak ettiği güzel günler için mücadeleden bir adım geri atmam dedim. Sözümde duracağım, asla geri adım atmayacağım. Milletin verdiği görevi, her şart altında, canım pahasına yerine getireceğim. Cumhurbaşkanı adayı olarak, sizlere yakıştığı gibi, dürüstçe, mertçe yarışacağım. Adalet için, huzurlu bir toplum, zengin bir millet olmak için, demokratik bir düzen için, güçlü bir devlet için, korkmadan, yılmadan, yorulmadan mücadele edeceğim. Kendimi önce Allah'a, sonra millete emanet ediyorum. İçimdeki memleket sevgisi kadar büyük, uçsuz bucaksız hücremden avazım çıktığı kadar haykırıyorum: Millet büyüktür. Millet büyüktür. Millet, bütün iktidarlardan büyüktür. Hepinizi sevgiyle, dostlukla, hasretle kucaklıyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”

MANSUR YAVAŞ: "GENÇLERİMİZDE BAYRAĞIMIZ, ATATÜRK ETRAFINDA TAM BÜTÜNLÜK VAR"

Mansur Yavaş konuşmasında şunları söyledi:

"Bizler farklı düşünebiliriz ama vatan sevgisinde biriz. Bir tarafımız sol, bir tarafımız halktan yana milliyetçi, bir tarafımız demokrat, adaletten yana. Biz bu toprağın hamuruyuz ve artık bu ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz. Vicdanlar sızlıyor, hukukun gözü artık bağlı değil, gözünü açmış, kimi görmek istiyorsa ona görüyor. Bir belediye başkanı değil, umut cezalandırılıyor. Bu bir kişinin değil halkın davası. Biz susmayacağız. Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir.

Ekrem Başkan'a yapılanın ardından ilk olarak gençler sokağa çıktı. Bizim dönemimizde de yapay ayrımlar vardı. Gençlerimizde bayrağımız ve Atatürk etrafında tam bir bütünlük var. Bunun kıymetini hepimizin bilmesi gerekir. Bu memlekete iyilik yapmadınız. Buradaki insanlar tüm bunlara 'yeter' demek için toplandı. Haksızlık karşısında insan olmanın fıtratını yerine getiren bu gençlere zarar gelmemeli.

"MİLLET 'YETER' DEDİ, 'HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK' DEDİ"

Bir tarafımız Atatürkçü bilimden irfandan yana, bir tarafımız demokrat adaletten yana biz bu toprağın hamuruyuz ve artık bu ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz. Bugün burada toplanmamızın bir sebebi var çünkü vicdanlar sızlıyor. Adaletin terazisi bozulmuş. hukukun gözü artık bağlı değil, gözünü açmış kimi görmek istiyorsa ona göre karar veriyor. Buna ses yükseltmek için toplandık. Bunun son örneği biliyorsunuz Ekrem İmamoğlu, buradan toplanan 100 binler olarak selam olsun Ekrem Başkanımıza selam olsun.

Bu halkın oylarıyla İstanbul'u kazanan millete hizmetten başla bir sucu olmayan kardeşimiz hukuksuzca delilsizce susturulmak isteniyor. Neden? Çünkü halkın iradesi bazılarından daha güçlü oldu. Çünkü millet yeter dedi çünkü bu millet her şey çok güzel olacak dedi. Soruyorum size bir belediye başkanı değil, bir umut cezalandırılıyor farkında mısınız? Artık bu bir kişinin davası değil, halkın davası, adalet terazisi bu kadar eğilirse bir gün bu ülkenin bütün dürüst insanlarını zindanda bulabiliriz ama biz susmayacağız. Çünkü biz biliriz bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir ve o tehdit karşısında halkın gücü en büyük kalkandır.

"GENÇLERİ SELAMLIYORUM, BİZ SİZİN YANINIZDA OLACAĞIZ"

Bizim dönemimizde de yapay ayrılıklar vardı. Şimdi gençlerin elinde bayrağımız ve Mustafa Kemal Atatürk etrafında tam bir bütünlük var bunun kıymetini hepimizin bilmesi gerekir. Anayasal ve demokratik talepleri medenice kullanan tüm gençlerimizi buradan selamlıyorum. Onlara seslenmek istiyorum doğru olanı yapıyorsunuz adaletsizliğe sessiz kalmıyorsunuz. Atatürk'ün çevresinde toplanıyorsunuz. Bu mücadelede bizler sizin önünde değil yanınızda olacağız.

Bu gençlerin kılına dahi zarar gelmemeli, devlet polisleriyle bu çocukların güvenliği için risk oluşturmak yerine onların güvenliğini sağlamalı yanlış üzerine yanlış yaparak doğruyu bulamayız. Bu ülkenin tüm evlatlarıyla gurur duyuyoruz. Peki neden bu haldeyiz? Çünkü hukuk yok. Bu ülkede adalet yerle bir olursa yatırımcı da kaçar genç de kaçar umut da kaçar. Ekonominin temeli güven duygusudur. Milletin sırtına yüklenen her hukuksuzluk aynı zamanda cüzdanına da zam olarak dönüyor. çünkü hukuk çökerse ekonomi de çöker adalet yıkılırsa ekmek de küçülür ama hiç merak etmeyin elbette bu düzen değişecek mutlaka değişecek.

"ZAPT ETMEYE ÇALIŞTIKLARI BİR NESLİN ÖZGÜRLÜK HAYALİ"

Bu ülkenin bir umudu var o umut okul kapısında bekleyen gece yurt odasında hayal kuran sabaha gözaltı aracıyla tanışan gençlerimizdir. bugün o gençler susturulmak isteniyor ama bilmiyorlar ki bu milletin gençleri korkuyu değil cesareti gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten öğrendi. Onlar beni bir gün unutursanız eserlerime bakın diyen bir liderin çocukları bugün o gençler tutuklanıyor gözaltına alınıyor ama aslında zapt etmeye çalıştıkları şey bir neslin özgürlük hayali ve talebi.

Gençleri zindanla susturmaya çalışan bir ülkenin yarını olmaz ama onlar bilmez biz biliyoruz. Gençlik susmaz gençlik bir fikirdir. Ekrem başkan başta olmak üzere tutuklu bulunan bütün seçilmişlere özgürlük diyeceğiz ve isteyeceğiz. ve inşallah özgürlük olacak. Ekrem Başkanın duruşmasının olduğu gün bir konuşma yapmıştık ve ben orada şunu söylemiştim: Silivri kapatılsın. Bu ülkede özgürlüklerin gasp edilmesinin simgesi halini aldı artık. Cezaevleriyle değil onları kapatmakla övünmeliyiz. Bu ülkede insanlar her türlü özgürlüğü hak ediyor. Ama siz bunları kısıtlarsanız, biraz önce söylediğim gibi adaletin terazisi eksik tartarsa adalet dağıtacak insanların gözü açık gelenin gidenin kimliğine göre karar alırsa elbette bu ülkede kimse kendini güvende hissetmez. Tekrar söylüyoruz. Başta Ekrem Başkan olmak üzere tüm tutuklu seçilmişlerin bir an evvel özellikle gençlerle birlikte serbest kalmasını buradan 100 binler olarak talep ediyoruz. Her şey çok güzel olacak."

DİLEK İMAMOĞLU: "İSTEDİĞİNİZİ YAPIN EKREM'E CEZA İŞLEMEZ"

Dilek İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:

"Mücadeleye devam. Ekrem için değil, geleceğimiz ve çocuklarımız için mücadeleye devam! Ekrem bayram günü sevdiklerine sarılamayacak. Tüm ekip arkadaşları ve aileleri de bu bayram sevincini eksik yaşayacak. Elbette içimiz yanıyor ama gelecek güzel günlere inancımızı asla yitirmeyeceğiz.

Ekrem İstanbul’un bütün sokaklarında huzurla dolaşır. Yalnız İstanbul’da değil Türkiye’nin dört bir yanında kendisine gösterilen ilginin sevginin karşısında hiçbir kibre kapılmadan tepeden tırnağa tevazu ile dolaşır. İşte bunun için Ekrem’i cezalandırıyorlar. Milletin ona olan sevgisi karşısında aciz kaldıkları için cezalandırıyorlar. Asla asla Ekrem kadar bu milletin gönlüne giremeyeceklerini biliyorlar, onun için cezalandırıyorlar. İstediğinizi yapın Erkem’e ceza işlemez. Soruyorum size hangi duvar sevgiye engel olabilir, hangi demir parmaklık gerçeği hapsedebilir, kim millete zincir vurabilir? Ekrem’in tutuklanması herkesten çok gençlerin kanına dokundu.

"İYİ İNSANLARIN TEMİZ KALPLERİNE YENİLECEKSİNİZ"

Adalete ve demokrasiye sahip çıkmanın bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak olduğunu en çok gençler hissettiler. Onun için bir araya geliyorlar, tepkilerini demokratik yolla dile getiriyorlar. Bu evlatları suçlu gibi göstermeye çalışanlar bu gençlerin içinde en ufak bir kötülük olduğunu zannedenler bu meydana iyi baksınlar. Bu gençler depremlerde orman yangınlarında kimseden emir beklemeden en önde yardıma koşanladır. Bu ülkenin tüm gençleri bizim evladımızdır. Bütün anneler bunu böyle bilir böyle hisseder. Evlatlarımıza haksız hukuksuz yere siyasi maksatlarla kolayca suçlu ilan edip parmaklıklar ardına koyamazsınız! Adaletsizliğe itiraz eden haklarını arayan evlatlarımıza türlü türlü eziyetler yaşatamazsınız. 

Türkiye kendi evlatlarına kendi evlatları eliyle acılar çektiren bir ülke olamaz, olmayacak. Haksızlığa karşı durmanın partisi ideolojisi yoktur. Bu bir vicdan meselesidir. Annelerin ahını aldığınız için yenileceksiniz. İyi insanların temiz kalplerine dualarına yenileceksiniz. Bir avuç insan yenilecek milletçe kardeşliğimizi kazanacağız. Bu ülkeyi sevgi kurtaracak. Biliyorum benimle aynı duyguları aynı umudu paylaşıyorsunuz varlığınızla güç veriyorsunuz. Tekrar etmek istiyorum; adalet yasaklanamaz! Vicdan hapsedilemez! Ya hep beraber ya hiçbirimiz."

HAVA İMAMOĞLU: HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK

Ekrem İmamoğlu'nun annesi Hava İmamoğlu, "Her şey çok güzel olacak. Oğlum devlete hizmet ediyor. Bütün halkını seviyor, halk onu seviyor. Teşekkür ediyorum oğlum benim." dedi. 

DRONE İLE MALTEPE

Maltepe'de yoğun bir kalabalık oluşurken, o anlar drone kamerasıyla görüntülendi.

AĞACA TIRMANDI

CHP'nin Maltepe'de Ekrem İmamoğlu'na destek için düzenlediği mitingde bir vatandaşın, konuşmacıları daha iyi görebilmek için ağaca tırmandığı anlar görenleri şaşkına çevirdi.

1-20250330092222.jpg

PİKAÇU RESİMLERİ VE MASKELERİ

Mitinge gelen bazı vatandaşların, protestolarda sembol haline gelen çizgi film karakteri 'Pikaçu'nun fotoğraflarını taşıdığı görüldü TrevesStudios isimli X hesabının görüntülerine göre "Pokemon" çizgi filmdeki Pikaçu'nun maskelerini taktıkları da görüldü.

PİKAÇU KOSTÜMÜ GİYDİLER

Mitinge katılan bazı gençler ise "Pikaçu" kostümü giydiler. CHP'li Ali Mahir Başarır o gençleri "Her eylemin sembolleri vardır. Onlar da bu eylemin sembolleri" sözleriyle anlattı.

GÖZALTINDAKİ ÖĞRENCİLERİN AİLELERİ KATILDI

Tutuklanan Üniversite öğrencilerinin anneleri ve babaları "Dik dur kızım-oğlum annen baban yanında" pankartı açarak alana girdi.

HANGİ PARTİLER KATILDI?

Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Sol Parti de CHP’nin çağrısıyla yapılan Maltepe’deki mitinge katılacaklarını duyurdu. EMEP “Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber ya hiçbirimiz! Maltepe mitinginde buluşalım” dedi. TİP ise “Halk iradesi için Maltepe’ye!” çağrısı yaptı. DEM Parti, “Demokrasiye ve halk iradesine sahip çıkıyoruz” ve Sol Parti de “Hep beraber direndik, hep beraber Maltepe’te buluşacağız” diyerek partilileri Maltepe’ye çağırdı.

MARMARAY'DA YOĞUNLUK

Marmaray ile Maltepe Miting Alanı'na ulaşmaya çalışan vatandaşlar, sendika.org ve Cumhuriyet gazetesinden Rıfat Kırcı'nın görüntülerine göre yoğun kalabalık oluşturdu.

İNCE BÖYLE GELDİ

Muharrem İnce mitinge tekneyle böyle geldi.

TEKNELERLE AKIN

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Altan Öymen'in kızı ve gazeteci Aslı Öymen, Maltepe'ye teknelerle ulaşan vatandaşların o anlarını paylaştı.

MİTİNG ALANINDAN İLK GÖRÜNTÜLER

Maltepe Miting Alanı'ndan ilk görüntüler geliyor... Vatandaşlar erken saatlerde alanı doldurmaya başladı.

VATANDAŞLAR SLOGANLARLA ALANA GELİYOR

Vatandaşlar "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları atarak Maltepe Miting Alanı'na yürüyor.

CHP'nin Eyüp İskele'den Maltepe'ye kaldırdığı teknelerle yola çıkan onlarca vatandaş böyle görüntülendi.

SIRA BAŞLADI: ANNELER MALTEPE YOLUNDA

Saat 12'de düzenlenecek miting için Maltepe Miting Alanı'nın girişinde vatandaşlar sıra oluşturmaya başladı. Öte yandan Marmaray ile alana gelen vatandaşlar arasında çok sayıda anne olduğu bildiriliyor.

MİTİNGE İLK GİDEN MAHMUT TANAL OLDU

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, sabah saatlerinde yola çıkarak miting alanına vardı. O anları "Günaydınlar. Maltepe mitingine gidiyorum. Siz gelmezseniz bir eksiğiz!" notuyla paylaştı.

mahmut-tanal.jpg

 

CHP'Lİ YÜKSEL: "KOMŞULARIMI DAVET EDİYORUM"

CHP'li Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, gece saatlerinde Maltepe Miting Alanı'ndan paylaştığı videoda şunları söyledi:

"Sevgili komşularım, Maltepe Miting Alanı'ndayız. Yarın için tüm hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Yarın saat 12'de, Cumhurbaşkanı adayımız ve İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu'na yapılan haksızlıklara 'Dur' demek için, adalet için bütün komşularımı davet ediyorum. Haydi, hep birlikte buluşalım"

İMAMOĞLU: "SİZLERİ SİLİVRİ'DEN İZLEYECEĞİM"

Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, mitingle ilgili şunları söylemişti:

"Benim kıymetli vatandaşlarım, Milyonlar oldunuz, sandıklara koştunuz. Bana çok güçlü bir yol haritası çizdiniz. Şimdi bayram arifesinde, Türkiye'nin ikinci yüzyılı yolculuğunun arifesinde hep birlikte yola çıkacağız. Çocuklarımızla, gençlerimizle, kadınlar, erkekler, hep birlikte İstanbul'un ve Türkiye'nin muhafızları olacağız. Ben sizleri Silivri'den izleyeceğim ama tüm kalbimle, düşüncelerimle ve cümlelerimle sizlerle olacağım. İstanbul'un en büyük buluşmasında özgürlük, demokrasi, adalet için birlikte olalım. Millet büyüktür. “Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar, güneş ufaktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar.” Sizi çok seviyorum. Her şey çok güzel olacak. Büyük Buluşma; 29 Mart Cumartesi 12.00’de Maltepe Sahil Miting Alanı’nda"

ekrem-imamoglu.jpg

 

DEM PARTİ'DEN KATILMA KARARI

DEM Parti İstanbul Örgütü de CHP'nin Maltepe mitingine sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile çağrı yaptı. Açıklamada, "İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri olarak 29 Mart Cumartesi günü saat 12:00'de Maltepe Mitinginde buluşuyoruz. Demokrasiye ve halk iradesine sahip çıkıyoruz!" denildi.

2-20250330092225.jpg

TRAFİĞE KAPALI YOLLAR

İstanbul Valiliği'nin açıklamasına göre trafiğe kapalı yollar şu şekilde: "Turgut Özal Bulvarı (Maltepe-Kartal Sahil Yolu) (Küçükyalı Maltepe Evlendirme Dairesi önü ile Kartal Çanakkale Caddesi Kavşağı arasında kalan kısım) ve bu caddeye çıkan tüm sokaklar." Açıklamada, kapatılan yollara alternatif güzergah olarak D-100 kara yolu, Maltepe Bağdat Caddesi'nin kullanılabileceği kaydedildi.

Yoğun Kalabalık Dikkat Çekti

Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto eden binlerce vatandaş, büyük Maltepe mitinginde bir araya geldi. Ellerinde Türk bayraklarıyla alana akın eden yurttaşlar, miting meydanı ve çevresini tamamen doldurdu. Yoğun katılım nedeniyle metro, Marmaray ve diğer toplu taşıma araçları tıklım tıklım olurken, birçok kişi daha uzak istasyonlarda inmeyi tercih etse de kalabalık nedeniyle ilerlemekte zorlandı. Maltepe sahilinde yer alan miting alanı, sabah erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı. Miting saati olarak duyurulan 12.00’de, alanın tamamen dolduğu gözlendi. Alanı dolduran yüz binlerce kişi, "Hak, hukuk, adalet" sloganları atıyor.

4-683.jpg

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan miting alanına, hala binlerce yurttaş Marmaray ve diğer toplu taşım araçlarıyla ulaşmaya çalışıyor. Yayınlanan drone görüntülerine göre, on binlerce yurttaş henüz alana giremedi, alan çevresindeki bölgelerden miting konuşmalarını izliyor. Bu arada, alanda kurulan kürsüye, Ekrem İmamoğlu’nun, annesi, babası, kız kardeşi, eşi ve oğulları birlikte çıktı. Tutuklanan diğer Belediye Başkanlarının aileleri de kürsüde yer aldı.

VAGONLAR DOLDU TAŞTI

Miting alanına ulaşmak isteyen vatandaşlar, istasyonlarda büyük bir kalabalık oluşturdu. Özellikle Marmaray'ın İdealtepe, Süreyyapaşa ve Maltepe istasyonlarının peronlarından başlayan yoğunluk, ulaşımı zorlaştırdı. Vatandaşlar, Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Marmaray'da,ek sefer düzenlenmemesine tepki gösterirken, toplu taşıma araçlarında büyük bir izdiham yaşandı. Bir çok yolcu istasyonlardan biniş yapamazken, araçtaki yolcular miting alanından iki durak önce İdealtepe’de indirildi.

İMAMOĞLU İÇİN İMZA TOPLANIYOR

CHP, cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun özgür kalması için imza topluyor. Dilek İmamoğlu Maltepe'de toplanan yüz binlere hitap etti. Ekrem İmamoğlu'nun da yapay zekayla oluşturulmuş mesajı da paylaşılacak.

SAATLER ÖNCE TOPLANMA BAŞLADI

Tutuklu İBB Başkanı İmamoğlu da Silivri'den Maltepe mitingi için çağrı yaptı. "Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'na Özgürlük" sloganlı miting için Maltepe'deki alanda vatandaşlar saatler öncesinde toplanmaya başladı. CHP'li isimlerin sahneye çıkması ve CHP lideri Özel'in konuşması beklenirken alanda bulunanlarla İmamoğlu'nun yapay zekayla hazırlanmış mesajı paylaşılacak.

2-20250329134733.jpg

3-20250329134733.jpg

4-682.jpg

MİTİNGE KATILAN ÜNLÜLER

Sanatçı Melike Demirağ

3-20250330092228.jpg

Oyuncu Selin Şekerci

4-684.jpg

Oyuncu Özge Özpirinçci

5-397.jpg

ÜNLÜLERDEN TEPKİLER

Tarkan:

“Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.”

Bugün bu sözün anlamını daha derinden hissediyoruz. Günlerdir her kesimden insanın, en temel hakları olan demokrasi ve adalet için omuz omuza verdiğini görmek, ülkem adına bana umut veriyor.

Bayram arifesinde en büyük dileğim ise masum çocukların ve gençlerin serbest bırakılıp, özgürlüğüne kavuşması.

Şahan Gökbakar: 

Heryerdeyiz... Asık suratımı güldürdünüz gençler, müthiş!
Ama unutmayın "Ekinler baş vermeden kör buzağı topallamaz."

6-094.jpg

Arzu Sabancı:

7-066.jpg

Demet Akbağ:

8-048.jpg

Melisa Sözen:

9-034.jpg

Ayşegül Aldinç:

10-024.jpg

Demet Evgar: Birilikte Annelerin çağrısıyla ortaya çıkan bu manzara, milli iradenindir, ortak bilincindir... #çocuklarımızıbırakın

Beren Saat: Türkiye demokrasiyi içselleştirmiştir, belli ki her nesil bu sorumluluğun bilincindedir. Teşekkürler Atatürk, teşekkürler gençler.

Kıvanç Tatlıtuğ: Anasının, babasının elini öpemeyen gençler içerideyken bana bayram yok.

Cem Devran: Başından sonuna yanlış, adaletsiz ve bu ülkenin zararına olan zulmü bitirin; halkın oylarıyla seçilmiş insanları serbest bırakın. Ne olacaksa sandıkta olsun, demokrasi kazansın, gençlerin çocukların geleceği kararmasın.

Mustafa Sandal: Bu büyük kalabalığı yayınlayamayan kanallara gereğinden fazla yüklenmeye gerek yok. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının Cumhuriyeti ilan ederken ve kurarken ne televizyonları vardı ne de ekranları!

Şevval Sam: "Bu bayramı bayram olarak kutlayamayacağımı, üzülerek paylaşıyorum sizlerle…"

11-046.jpg

 

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim