AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, TÜGVA Gelişim Akademisi'ne konuk oldu. Kurtulmuş, "İstanbul ve Kudüs kaderleri çok fazla birbirine benzeyen iki şehirdir. Bu iki şehrin kaderi birbirine paraleldir. Eğer biz güçlü olursak, hiçbir kimsenin Mescid-i Aksa'da bu zulümleri yapma imkanı olmayacaktır" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "TÜGVA Gelişim Akademisi" tarafından çevrim içi düzenlenen programa konuk oldu.
Programda, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı saldırıyı şiddetle lanetlediğini dile getiren Kurtulmuş, ramazan günlerinde saldırılarını artıran İsrail'i şiddetle kınadığını belirtti.
Saldırıların sadece İsrail'in değil, saldırganlığa ses çıkarmayan bütün insanlığın ayıbı olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Bu bütün İslam ülkelerinin ortak ayıbıdır. Bu ayıptan bir an evvel kurtulması için başta İslam dünyası olmak üzere bütün insanlığa çağrıda bulunuyorum. Bu, yüz yıllı aşmış bir saldırganlıktır. Sürekli işgal eden, zorbalık yapan, çocukları, kadınları öldürerek alanını genişletmeye çalışan, Nil'den Fırat'a kadar bütün coğrafyayı işgal etmek isteyen İsrail'in, bu amacına hep beraber "dur" demeliyiz. Bu sadece bir din mensubu grubuna yapılan zorbalık değil, aynı zamanda insanlık tarihi boyunca görülmüş en büyük işgal hareketlerinden bir tanesidir. Hiçbir şekilde bu topraklarla ilgisi olmayan insanların bu coğrafyaya getirilerek, Filistin toprakları adım adım, gün gün işgal edildi. Yeni yerleşimciler getirildi." diye konuştu.
Kurtulmuş sözlerinin devamında şöyle konuştu;
"Bu coğrafyada siyonizmin işgal planını anlamamak, bu coğrafyayı hiç tanımamak demektir. Bizim TÜGVA gençliğimizin, İsrail'in bu saldırganlığını, bu saldırganlığın arkasındaki siyasi ideolojiyi çok iyi bilmesi lazım. Beynelmilel siyonizmin aslında İsrail'in kendinden daha büyük bir çark olduğunu ve bu çarkın sadece Filistin'i değil, dünyanın dört bir yanındaki insanların gönüllerini İsrail'in adına işgal etmekle meşgul etiklerini unutmamamız lazım. Bu şanlı direnişi en şanlı şekilde sürdüren bir avuç Filistinli Müslüman kardeşlerime İslam dünyası adına şükranlarımı sunuyor ve onları desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Sadece kendimize ümit vermek için söylemiyorum, şartlar ne olursa olsun eninde sonunda Filistin davası kazanacak, başkenti Kudüs olan tam manasıyla özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Bu bizim dünyaya ve coğrafyaya bakışımızın aslını teşkil eden bir unsurdur. Bunu hiç unutmayacağız. "
Biden'ın geçenlerde Ermeni tasarısı hakkında konuşurken, İstanbul'dan Konstantinapol diye bahsetmiş olması tesadüfen söylenmiş bir söz değildir. Batılı emperyalist güçlerin zihninin arkasında hala Konstantinapolis'in İstanbul haline getirilmiş olması var. 1453'teki o İslam fethinin bir takım sancılarının olduğu açıktır. İstanbul ve Kudüs kaderleri çok fazla birbirine benzeyen iki şehirdir. Bu iki şehrin kaderi birbirine paraleldir. Eğer biz güçlü olursak, hiçbir kimsenin Mescid-i Aksa'da bu zulümleri yapma imkanı olmayacaktır. Onun için Türkiye'yi yarınlara taşımak gerekir derken aslında güçlü ve büyük Türkiye'nin sadece kendisi için değil, bütün insanlık için hak ve adaleti sağlaması gerektiğini söylüyorduk."
"Türkiye Doğu Akdeniz'de önemli bir aktör haline geldi"
Kurtulmuş Doğu Akdeniz ile ilgili şunları söyledi;
"Bu dönem aslında dünyanın tam anlamıyla bir düzensizlik dönemidir. Dünyanın hemen hemen her yerinde çatışmalar, açlık, kıtlık insanlık tarihi boyunca olmadığı kadar aşikar bir noktaya gelmiştir. Aslında bu yeni dünya düzensizliği bizim gibi ülkelerde birtakım yeni imkanlar sunuyor. İçinde yaşadığımız coğrafyaya tarihçiler, bereketli hilal diyor. Bu coğrafyaya kim hakim olduysa dünya üzerindeki sistemde önemli etkileri olmuştur. Bu bereketli hilalin ana ülkelerinden bir tanesi de Türkiye'dir. Kilit taşı Türkiye'dir. Bu bölgedeki ana ülke büyük güç Türkiye'dir. Osmanlı'nın dağılmasından sonra bu coğrafyada maalesef gücümüz çok azaldı. Bu yaşadığımız dönemde, nasıl Osmanlı küllerinden doğup, Türkiye Cumhuriyeti'ni güçlü bir şekilde kurmayı başardıysa, bu coğrafyada Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı da yerine konmuştur. Bu dava taşını yerinden sökmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye bütün baskı ve provokasyonlara rağmen doğru istikamette yol alıyor. Nedir o yol? Yeniden güçlü bir Türkiye'yi kurmaktır. Bölgesel bir güç olarak Türkiye'yi yeniden ayağa kaldırmaktır. Güçlü ve büyük Türkiye'nin bir küresel aktör haline gelmesini temin etmektir. Zamanın şartlarının Türkiye'nin lehine çalıştığına inanlardanım. Türkiye böyle bir çıkış yakalamıştır."
Kurtulmuş, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki denklemi, uyguladığı proaktif bir politikayla değiştirmeyi başardığının altını çizerek, "Onlar bizi kendi iç denizlerimize hapsetmek istemiş olmasına rağmen Türkiye, doğru zamanda ve doğru müttefiklerle anlaşma yaparak, Doğu Akdeniz'de kendi kara sularını tescil ettirmiştir. Bu büyük bir zaferdir. Bugün Türkiye Doğu Akdeniz'de önemli bir aktör haline geldi ve kendi hakkını koruyacak bir konuma geldi." ifadelerini kaydetti.