6 Şubat felaketinin yaşattığı yıkım gözleri olası İstanbul depremine çevirdi. Olası depremin yıkım senaryoları vatandaşların deprem riski düşük yerlere göçünü hızlandırırken göç furyasına sanayici de katıldı.
Cumhuriyet'ten Ali Can Polat'ın haberine göre, Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 48.7’si, vergi gelirlerinin yüzde 48.2’sini karşılayan ve yabancı sermayeli şirketlerin yüzde 62’sini barındıran İstanbul’da 7.5 şiddetinde büyük deprem bekleniyor. İstanbul’daki sanayi ve üretim alanlarının yüzde 60’ı ise depremin beklendiği bölgede. Olası bir depremde 300 milyar doları bulan bir zararın yanı sıra 100 binden fazla insanın hayatını kaybetmesi bekleniyor.
'ÜRETİM İSTANBUL'A SIKIŞTIRILMASIN'
Bu kayıpların yanı sıra ülkenin vergi gelirlerinin kesintiye uğraması, finansın kalbinin İstanbul’a taşınması sebebiyle finans sisteminin de çökmesi olası riskler arasında yer alıyor. Bütün bu riskler yerel yöneticileri İstanbul için acil planlara yöneltirken sanayiciler de üretim tesislerini deprem riski yüksek bölgelerden kaydırmaya başladı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) gibi kurumlar depremin ilk gününden bu yana üretimin İstanbul’a sıkıştırılmaması gerektiğini vurguluyor. İSO’nun 29 Mart’ta yapılacak aylık meclis toplantısında bu konu ile ilgili ciddi adımların atılması için taleplerini ve hareket planını açıklaması bekleniyor.
'GÖÇÜN SEBEBİ ÖNCE İSTİHDAMDI'
İstanbul’dan kaçış için hazırlıkların uzun zamandır sürdüğünü söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili ve İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Çetin Tecdelioğlu da İstanbul’un bir tasarım merkezi haline gelmesi gerektiğini söylüyor. Tecdelioğlu, “Yurtdışından gelen müşterileri İstanbul’da ağırlarız, ürünleri gösteririz. Ama miktarlı üretimi bu kadar dar ve riskli bir bölgeye sıkıştırmaya gerek yok. Biz hırdavatçılar olarak Balıkesir’e gitmek için çalışıyoruz” diyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, kendi tesislerini uzun zaman önce Kırklareli bölgesine taşımıştı. Bu karara depremden önce istihdam sorununun sebep olduğunu söyleyen Fayat, “İstanbul’da genç nesil fabrikalarda çalışmıyor. Biz bu yüzden Kırklareli’ne gitmiştik. Şimdi de Erzincan’da yeni parsellemeler yaptık yatırıma başlayacağız. Eskiden çok yoktu bu akım ama depremle birlikte hızlandı. Orta ve büyük ölçekli işletmeler Marmara’dan kaçmaya başladı. Küçük işletmelerin gücü yetmiyor onlar kaldı. Onlar için de ekstra teşvikler verilebilir” dedi.
Çoğunlukla ilaç, akaryakıt ve sigorta sektörlerinde faaliyet gösteren global firmaların yöneticilerin de yer aldığı afet kriz masası kurduğunu söyleyen Şapka Koçluk Eğitim Danışmanlık şirketinin ortağı Müge Çevik, “Global şirketler İstanbul’daki depolarını Eskişehir, Ankara ve Konya gibi kentlere taşımaya başladı” diyor.
İLK KAÇIŞ NOKTASI İSTANBUL
Marmara’dan kaçan sanayicilerin ilk durağı Trakya Bölgesi oluyor. Bu bölgede ise öne çıkan iki yer var Kırklareli ve Çerkezköy. Kırklareli’nin büyük göç dalgasının birinci muhatabı olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu önemli uyarılarda bulunuyor:
“Kırklareli’ye hızlı bir insan akışı başladı. Vatandaşlarımız evini, işini buraya taşımak için uğraşıyor. Orta vadede buraya yerleşmeyi düşünenler ise şimdiden arsa, tarla ve konut satın alıyor. Talep büyüyünce fiyatlar da arttı” diyor.
83 bin nüfuslu Kırklareli merkezinin kontrolsüz bir göçü kaldıramayacağını söyleyen Kesimoğlu, merkezi yönetimle birlikte şehre ve bölgeye özel politikalar üretmek gerektiğini belirtti.
Çerkezköy Emlakçılar Derneği Başkanı Daimi Tavan ise birçok fabrika danışmanının bölgede arazi aradığını ve emlakçılarla görüştüğünü belirterek, “Arsa fiyatları depremden sonra yüzde 50 arttı. Ancak bölgemizde tarım çok önemli burayı fabrikayla doldurup tarımı yok etmelerini de istemiyoruz” diye konuşuyor.
İstanbul Haber Ajansı