Antik Çağ'da günümüzdeki Doğu Trakya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan'da yaşamış M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender'in topraklarını ele geçirmesiyle asimile olup yok olan kavim Traklar'a ait Tekirdağ'da kalıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Herodot'a göre Hindulardan sonra dünya üzerindeki en kalabalık halk olan Traklar'a ait, ilk yüzey araştırmaları 2000 yılında antik bölgenin Tekirdağ'ın Karaevlialtı mevkisindeki Heraion-Teikhos Antik Kenti'nde başlamıştı.
2000 yılından beri kazı çalışmaları yapılan Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesindeki Antik Heraion Teikhos kazılarının buluntularına ilişkin bilgilendirme konferansı düzenlendi. Gerçekleştirilen konferansa, Tekirdağ İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel ve Rumeli Üniversitesi Arkeoloji Araştırmaları Ofisi koordinatörü Prof. Dr. Neşe Atik katıldı.
"Mezar başında boğazı kesilerek öldürülüyor"
Prof. Dr. Neşe Atik, Trak şehri olan ve Türkiye'de kazı çalışmaları yürütülen tek yerleşim olan Heraion Teikhos'da kutsal alanların bulunması ve buluntuların Trak kültürüne ilişkin özgün buluntulara ilişkin açıklamada bulunarak, "Burada kulemizi gördük. İlk senelerde çıkarılan sağ tarafta görünen kule iptal ediliyor. Batısı şehrin koruma altında tutuluyor. Hemen yanında şurada bir tümülüs kalıntısı bulduk. Oldukça iyi konuma gelmiş. Aynı tümülüs'ün daha kötü korunmuşlarında daha kuzey ve doğuda bulduk. Fakat bu tümülüs hakikaten şimdiye kadar Trak dünyasında yani Trakların yayılım dünyası içinde bulunmamış bir tümülüs dediğimiz zaman aslında suni tepesi olan bir mezar yapısını kastediyoruz. Çünkü tümülüslerin hiçbir sabit planı yok. Bazılarının içinde bir oda var. Bazılarının içinde kaç oda var. Bazılarının içinde lahit var. Burada iki çukur yan yana bu iki çukurun içindekiler iki ölü üzerinde şişmiş toprak ve burada gördüğünüz gibi yarım daire şeklinde. M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren Trakların çok eşi olduğunu ve erkek öldüğü zaman bütün eşlerin onunla birlikte adeta yalvardıklarını, hatta ailelerinin de o şerefi bizim kıza versin diye yazıtlardan dua ettiklerini biliyoruz. Bu şeref en yaşlısına veriliyormuş. Antik yazılarda net olarak anlatılıyor. Ölüm şekli de belli, mezar başında boğazı kesilerek öldürülüyor. Açılıp kapanamayacak bir mezar şekli anında 2 kişinin gömülmesi söz konusu. Tarih olarak beni çok heyecanlandırıyor. Büyük İskender sikkesi bulundu. Traklar o dönemde tamamen özgür değil. İç işlerinde ve kendi geleneklerinde hala bunu sürdürmüş olmaları oldukça ilginç. Burada ölü hediyeleri de bulundu. Öbür dünyada kullanacakları kap kacaklar genellikle. Kazılar sırasında Akropolis şehrin en yüksek yerinde önemli yapılar yapılır. Bu yapılar ya dini yapılardır ya da kadın sarayıdır" dedi.
"5 bin yıl önce ilaç yapıp ameliyat yapmışlar"
Traklarla ilgili bulgulara çok heyecanlandığını ifade eden Atik, "Biz de en tepesine bakalım dedik. Büyük dikdörtgen bir yapı bulduk. Trak tapınakları küçük ve sade olur. Bunun yanına ek yapılarda yapılmış. Orada kazılara başladık ve devam ettikçe yıkılmış bir çatıyı bulduk. Onun altında tabanın bozulmuş olduğu daha aşağı indik. M.Ö. 7. yüzyılda kısmen açık kısmen kapalı alanların olduğunu, bir tapınak yaptıklarını anladık. Ana tanrıça heykelciği bulduk. Ana tanrıça heykelciği bazıları ayakta, bazıları tahta oturmuş şekilde tüm katmanlarda ana tanrıçaya tapılım olduğunu anlamış olduk. 4. yüzyıl tabakasında ilginç bir ritüel bulduk. Trakların da çalışmalarında henüz tespit edilmiş bir şey değil. Birçok kabın bir arada olduğunu, ateş yakılan yerlerin olduğunu gördük. Hatta orada bir şeylerin pişirilmiş olduğunu gördük. Traklara ait kaplar. Alt sırada Yunanlılara ait kaplar hepsi bir aradaydı. Balık tabağı bulundu. Bütün şehir yol yapımı sırasında kesilmiş. Bu surların uçları aşağıda deniz kıyısından görülüyor. Şehrin önemli merkezinin ne kadar büyük olduğu tespit edildi. İlaç yapmaya yarayan kaplar, havuzlarda sadece ilaç üretilmiyor. Rahipler aynı zamanda tıbbi operasyon yapıyor" diye konuştu.