Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, emzikli bebeklerin katledildiğine, parkta, bahçede, oyun alanlarında koşup oynayacak, gülüp eğlenecek çocukların vahşi saldırılara maruz kaldığına işaret etti.
Türk-İslam medeniyetinin gönlünün yaslı, gözlerinin yaşlı, gövdesinin yanık olduğunu dile getiren Bahçeli, emperyalizmin engellemesiyle çözüm yolları kapatılan, kontrol edilebilir kaos sahası olarak kademelendirilen sorunlu coğrafi bölgelerin, istikrarsızlığın ve insani yıkımların kaynağı olduğunu belirtti.
Medeniyetler beşiği Orta Doğu'da binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan, üç semavi dinin kesişme noktasında bulunan Filistin'in, bir asırdır felaketlerin pençesinde ve mağduriyetlerin çemberinde olduğunu ifade eden Bahçeli, "Ne zaman ecdadımız Filistin topraklarından çekilmiş, ne zaman fitne, melanet ve ihanet çevikleşmiş, işte o zaman kriz, kavga, karışıklık ve karmaşa dalga dalga büyüyerek bugünlere kadar gelmiştir. Filistin sorunu, içinden çıkılması çok zor bir girdaba sürüklenmiştir. Bu sorun aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı zedelemiş, dahası dünyanın huzur ve güvenliğini tehdit eden bir seviyeye ulaşmıştır. Kaçınılmaz bir ihtiyaç olan iki devletli çözüm gerçekleşmeden silahların susması, kanın durması, şiddet sahnelerinin son bulması neredeyse ham bir hayaldir." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Cumartesi günü Hamas'ın başlattığı "Aksa Tufanı Operasyonu", sonrasında İsrail'in "Demir Kılıçlar Operasyonu"nu devreye almasıyla şiddetlenen kanlı hesaplaşmanın, bir savaşa dönüştüğünü söyleyerek, şunları kaydetti:
"Tırmanan sıcak ve silahlı çatışma ortamı kaygı verici boyutlardadır. Üzüntümüz yüzlerce sivil ve masum insanın ölmesi, binlerce insanın da yaralanmasıdır. Kimden gelirse gelsin, maksadı ne olursa olsun, kadın-çocuk ve yaşlı demeden savunmasız insanların hedef alınması felakettir, bunun yanında barış çabalarına vurulmuş prangadır, çözüm arayışlarını da dinamitlemektir. Sivil can kayıplarının haklı ve geçerli bir bahanesi olmaz, olamaz. Haksızlıklara çanak tutularak, insanlık vicdanını yaralayarak, inanç ve insan hürriyetini sakatlayarak meşru ve hukuki bir hakkın savunması yapılmaz, yapılamaz. İsrail-Filistin arasında baş gösteren geniş çaplı krize sağduyuyla yaklaşmak, normalleşmenin süratle teminini sağlamak, bir an evvel arabulucuları devreye sokmak uluslararası toplumun acil gündemi olmalıdır."
"Hükümetin yapıcı, dengeli ve sorumlu duruşu takdire şayan"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye'de bazı sözde yorumcu ve yarım akıllı uzmanların yaptıkları değerlendirmelerini, sübjektif önyargıların güdümünde meseleye yüzeysel bakmalarını hayretle karşıladığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hamas'ın saldırı hazırlığından İsrail'in niçin haber alamadığını, Demir Kubbe'nin nasıl delindiğini, çatışmaların arka planında siyasi bir kurgunun bulunup bulunmadığını, çatışmaların iç siyasette sıkışan Netanyahu'nun bir oyunu olup olmadığını tartışanlar işin özünde Filistin davasını anlamayan, anlamak istemeyen, hatta Siyonist yayılmacılığa sempati besleyip selam duran müşkülpesent, meczup ve melez zihniyetlerdir. Geçmişte İsrail saldırılarına ses çıkarmayanların, bugün İsrail'in holiganı kesilmeleri, müzminleşmiş akıl dağılması ve utanç duvarını aşmış bir aymazlıktır. Bu düşüncelerimden, Hamas'ın 7 Ekim operasyonunu haklı çıkarma gayesi taşıdığım anlaşılmamalıdır. Bilakis sivil ve masum can kayıplarından, sahnelenen insanlık dışı manzaralardan ziyadesiyle müşteki, müteessir ve rahatsız olduğum tartışmasızdır."
Bahçeli, İsrail'in yıllarca Filistinlilere zulmettiğini, insafsızca, vicdansızca, vandalca saldırdığını, dünyanın gözü önünde tarifi ve tahammülü olmayan insanlık suçları işlendiğini, uluslararası hukukun çiğnendiğini ve BM kararlarının yok sayıldığını söyledi.
Filistin'in, birliğini ve bütünlüğünü sağlayamadığı için haklı mücadelesinde devamlı teklediğini, bir türlü sonuç alamadığını ve meşruiyetini sağlayacak gündemi oluşturamadığını anlatan Bahçeli, Filistin-İsrail arasındaki ağırlaşan sorunların çözümü için ilk olarak ateşkes rejiminin derhal tesis edilmesini istedi. Devlet Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Taraflar itidal, sükunet ve aklıselim bir çizgiye eş zamanlı olarak gelmelidir. Hükümetin yapıcı, dengeli ve sorumlu duruşu takdire şayandır. Diplomasi ve diyalog kanallarının aktif hale getirilmesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın atacağı adımlar desteklenmeli ve sahiplenilmelidir. Ayrıca BM acilen devreye girmelidir. Daha fazla can kaybının yaşanmaması hususunda uluslararası toplum duyarlı hareket etmek mecburiyetindedir. Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaların bölgesel bir nitelik kazanmadan, hatta küresel alana sıçrama ihtimalini de hesaba katarak taraflar arasında barış görüşmelerinin ortamı süratle inşa edilmelidir. ABD'nin, AB'nin ve bazı bölge ülkelerinin yaptığı gibi, yangına körükle gitmek yerine, şiddeti yatıştıran, çatışan taraf unsurları temel haklar ve uluslararası hukuk ölçeğinde buluşmaya davet eden bir girişim başlatılmalıdır. Beyaz Saray yönetiminin, diaspora ve lobilerin tahriklerine kapılarak, iç siyasi gelişmelerin etkisi altında kalarak, barış ve çözüm çabalarını sabote etmesinin, hiç kimseye bir yararı dokunmayacaktır. ABD'nin, Doğu Akdeniz'e uçak gemisi göndermek yerine, dostluk ve müttefiklik ilişkileri kapsamında Türkiye'nin barışçıl çabalarını anlayıp desteklemesi, bölge ve dünya huzuruna saygın bir destek olarak yankı bulacaktır."
"Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir"
"Adalet tecelli etmeden, hak yerini bulmadan, mağduriyetler giderilmeden ikazla belirtiyorum ki sıkılı yumruklar açılmayacak, akan kan durmayacak, huzursuzluk sarmalı tesirini kaybetmeyecektir. Mescidi Aksa ilk kıblemizdir, Müslümanların şerefidir. Tarihi ve manevi statüsü her türlü tartışmaya, her türlü mütecaviz dayatmalara kapalıdır. İki devletli çözüm hedefiyle inanç ve insan hakları teyit edilmelidir. Filistin'in huzuru demek İsrail'in huzuru demektir."
Devlet Bahçeli, hem Türk milleti hem de tüm insanlığın anlam-değer bunalımına dair sıkıntılar yaşadığı bu dönemde, kalıcı ve kapsayıcı bir huzur ikliminin tecellisi amacıyla önerilerini sıraladı.
Huzurun önce kendi iç medeniyetinde aranması, sonra dış alemle birleştirilmesini öneren Bahçeli, aklıselim, kalbiselim, zevkiselim istikametinde yılmadan ilerleyiş halinde olunması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, şu düşünceleri dile getirdi:
"Kendi varoluş gerçeklerimizi özümseyip, haricimizdeki insanların da doğuştan gelen vazgeçilmez haklarına saygı duymalı, hayata ve hadiselere bakış açımızı yeri gelirse bu eksende değiştirmeliyiz. Huzur günlük değil, ömürlüktür. Stok bir kavram değil, akışkan ve dinamik vasıftadır. Böyle bir huzur bilinciyle kendimizle, yakın muhitimizle, uzak çevremizle uzlaşmalı, bu süreci takviye ve tahkim etmek için insanlık haysiyetine, insanlık değerlerine sahip çıkan, bunun gereğini yapan kim varsa beraberce barış, kucaklaşma ve kardeşlik kuşağının sınır hatlarını çizmeliyiz. Kainatı bir rahmet bolluğu halinde yaratıp insanı bu rahmetin asli tecelli makamı haline getiren Cenabıallah'ın adıyla bütün varlığı sevgi ve hürmetle bilmeli, benimsemeli ve kalbimize nakşetmeliyiz."
"Adam gibi adam olmadıkça..."
MHP Genel Başkanı Bahçeli, saygı, sevgi ve empati duygularına can verilmesi tavsiyesinde de bulunarak, şöyle devam etti:
"Ailemizle olduğu kadar milletimizle, tüm insanlıkla, onları ötekileştirmeden bir ilişki ve irtibat ağı kurabilmeli; arkadaşlık, dostluk ve vefa gibi erdemleri, vakur ve haysiyetli bir tavırla işlemeli, hak yolunda, hayat mizanında kardeş gördüğümüz her insana refik olmalıyız. Birlik ve beraberlik, dayanışma ve yardımlaşma değerlerini en yükseğe taşıyarak, vahdet ilkesini geleceğe yönelik insani, vicdani ve İslami bir sorumluluk olarak hayatımıza ve diğer hayatlara aktarma basiret ve becerisini göstermeliyiz. İnsan, insana yar, gölge olmalıdır. Öfkenin ve nefsin tasallutunu reddederek, yalan, hile, gıybet ve iftiranın esir kampından güç birliği yaparak kurtulmak, huzurun tıpkı güneş gibi doğuşunu temin edecektir. Her bir insanın, alemin özü olduğu bilinciyle insan haysiyetini, onurunu, şerefini, şahsiyet mimarisinin ikamesi olmayan diğer kazanımlarıyla kuşatmalıyız."
Devlet Bahçeli, insanlığın, kendi için istediğini başkası için isteyecek, kendi için istemediğini başkası için de istemeyecek gözü tok, gönlü tok, kalp ve edep zenginliğiyle doymuş bir zirveye ulaşmaktan başka alternatifinin olmadığını belirterek, "Aksi halde çatışmalar bitmeyecektir, gözyaşları dinmeyecektir. Zincirleme insani sefaletlerin de sonu gelmeyecektir. Velhasıl adam gibi adam olmadıkça, lafta değil hakkını ve hukukunu gözeterek içi ve dışı bir Müslüman Türk gibi yaşamadıkça, hakiki manada Allah'ı ve varoluşumuzu tanımadıkça huzur bize hep Kaf Dağı'nın ardından seslenecek, sesini duysak da vuslatımız hayalde kalacaktır." ifadesini kullandı.
İstanbul Haber Ajansı