CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu Konya’da, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte gençlerle bir kafede kahve içerek muhabbet etti. Bir gencin "Başkanım size kahve alalım mı?" teklifine Kılıçdaroğlu "Ağanın eli tutulmaz" diyerek esprili karşılık verdi.
Gençlerin sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, ailenin korunması ve kadına şiddetle mücadeleyi düzenleyen 6284 Sayılı Yasa ile ilgili “Şimdi daha ciddi bir tehlike var. Kadına yönelik şiddeti yasaklayan bir yasa var. O yasanın değişmesi konusunda da kamuoyunda ciddi bir tartışma var. Değiştirmek isteyen var, özellikle Yeniden Refah Partisi onun değişmesini istiyor. Ama çıkarsa daha ciddi sorunlar çıkacak." dedi.
Kılıçdaroğlu, "Kadın erkek eşitliğini mutlaka sağlayacağız. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmadığı bir ülkede zaten demokrasiden, insan haklarından söz edemezsiniz. İnsanlar arasında ayrımcılık olamaz ki. Bunu sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
“SOSYOLOGLARIN SAYISININ ARTTIRILMASI LAZIM”
Bir gencin “Nasılsınız” sorusuna Kılıçdaroğlu “Gayet iyiyim. Koşturuyorum. İşim koşturmak” diye cevap verdi. Kılıçdaroğlu’nun, “Okuyor musunuz” diye sorduğu gençlerden biri “Mezun oldum” diye yanıt verdi. Sosyoloji mezunu olduğunu söyleyen genç kadına, Kılıçdaroğlu, “Çok güzel bir alan. Sosyolog olması lazım. Toplum bilimci olması lazım. Neyse, dinlediler ve koydular. Ama sosyologların sayısının arttırılması lazım” dedi. Genç kadın, Kılıçdaroğlu’na “Bir sürü üniversite açıldı. Bir sürü mezun veriyor. Ama alım yapılmıyor. Hiçbir şekilde Bakanlıklar alım yapmıyorlar” diye karşılık verdi.
Kılıçdaroğlu, genç mezun kadına şöyle yanıt verdi:
“SİZLER GELECEĞİ BURADA DEĞİL DIŞARIDA ARAMAYA BAŞLADINIZ. BUNU DEĞİŞTİRECEĞİZ”
“Şimdi bak, ziraat mühendisleri, hukukçular, atama bekleyen öğretmenler, hemşireler, veterinerler var. Hemen hemen her alanda çok fazla mezun var. Çünkü planlama yapılmamış. Normalde planlama yapılması lazım. Ülkenin ihtiyacına göre belirlenmesi lazım. Ama yapmadılar. Örneğin; nerede bir boş bina gördülerse orayı Hukuk Fakültesi yaptılar. Dolayısıyla sorun var. Sizler geleceği burada değil dışarıda aramaya başladınız. Bunu değiştireceğiz.”
Genç kadın, Kılıçdaroğlu’na “Kadınlar, öğrenciler olarak biz size güveniyoruz. Umarım her şey çok güzel olur” derken; Kılıçdaroğlu “Güveninizi boşa çıkarmayacağız” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, gençlere şunları söyledi:
"YENİDEN REFAH PARTİSİ YASANIN DEĞİŞMESİNİ İSTİYOR”
“Şimdi daha ciddi bir tehlike var. Kadına yönelik şiddeti yasaklayan bir yasa var. O yasanın değişmesi konusunda da kamuoyunda ciddi bir tartışma var. Değiştirmek isteyen var, özellikle Yeniden Refah Partisi onun değişmesini istiyor. Ama çıkarsa daha ciddi sorunlar çıkacak. Kadın erkek eşitliğini mutlaka sağlayacağız. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanmadığı bir ülkede zaten demokrasiden, insan haklarından söz edemezsiniz. İnsanlar arasında ayrımcılık olamaz ki. Bunu sağlayacağız.
“LİYAKAT VARSA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK OLUYOR”
Türkiye’nin üretmesi lazım. Ama neyi üretecek? Katma değeri yüksek ürün üreten bir Türkiye. Yani katma değeri yüksek ürün üretmesi için üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Bilgi üretiyorsa üniversite, katma değeri yüksek ürün üretebiliyorsunuz. Üçüncüsü, güçlü bir sosyal devlet. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı. Hani diyoruz ya ‘Biri yer, biri bakar. Kıyamet ondan kopar’ diye. Dördüncüsü sürdürülebilirlik. Bütün kavramlar değişiyor. Üretim zincirleri, üretim şekilleri değişiyor. Sürdürülebilirlik oluyor. Bunun anahtarı da devlette liyakat. Liyakat varsa sürdürülebilirlik oluyor. Yani işi ehline teslim ettiğiniz zaman, o kendiliğinden, kendisinden sonra gelen kuşakları da yetiştirerek götürüyor. Ona biz sürdürülebilirlik diyoruz. Eğer zaten sürdüremezseniz, gelişimin arkasında kalırsanız sürdürülebilirlik kavramını ya da kuralını yerine getirmemiş oluyoruz.
“TÜRKİYE HENÜZ BU BİLGİ EKONOMİSİNİ YETERİ KADAR İÇSELLEŞTİRMİŞ DEĞİL”
Burada önemli bir şey daha var. Biz bütün bu gelişmelere ayak mı uyduracağız yoksa öncüsü mü olacağız? Ayak uydurmak işi geriden takip etmek demektir. Öncüsü olmak ise siz bir şeyler yaparsınız, diğerleri sizi izlerler ve size ayak uydururlar. O nedenle sürdürülebilirliğin içinde aynı zamanda yeni düşünceler, fikirler yaratmak vardır. Bizde çocuklara ne deriz? ‘Yeni icat çıkarma başımıza’. Ama gelişmiş ülkeler der ki keşke her gün yeni bir icat olsa. Çünkü insanoğlu tekerleği 1 milyon yılda keşfediyor. Ama şimdi her saniyede birden fazla buluş var. O açıdan biz 21. Yüzyılı, ‘Bilim yüzyılı, bilgi yüzyılı’ diyorum. Bilgi ekonomisi diyorum. Bilgiye dayalı ekonomi.
Mesela KOVID-19 aşısını bulan Türkiye kökenli iki Alman vatandaşı. Alman ekonomisine 140 milyar dolar para kazandırdılar. Bu bilgi ekonomisi. Yeni bir şey buluyorsun, dünyaya pazarlıyorsun ve siz kazanıyorsunuz. Türkiye henüz bu bilgi ekonomisini yeteri kadar içselleştirmiş değil. Üniversiteleri de içselleştirmiş değil. Teknoloji ve teknolojideki olağanüstü gelişmeleri hem yakalamak hem uygulamak bizim açımızdan kaçınılmaz. Bunu yapmak zorundayız.”
Konyalı gençler “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” sloganı attı. Bazı gençler de Kılıçdaroğlu’na “Liyakat ve adalet istiyoruz” dedi.
İstanbul Haber Ajansı