DEM Parti'de terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan için "fiziki özgürlük" çağrıları yükseliyor. Pervin Buldan'ın ardından Gülistan Kılıç Koçyiğit de benzer bir açıklamaya imza attı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, DEM Parti İmralı heyetini kabulüne yer veren Koçyiğit, "Bu görüşme özellikle Öcalan’ın tarihi bir inisiyatif geliştirmeye çalıştığı, Kürt sorununun şiddet ve çatışmadan arındırılması, tarihsel Kürt ve Türk ittifakının güçlenmesi için yaptığı barış ve demokratik çağrısını aslında yeni bir aşamaya taşıyan, yeni bir aşamanın başlangıcını oluşturan önemli bir eşikti. O anlamıyla bundan da memnuniyet duyduğumuz ifade etmek isterim. Bu görüşmede şimdiye kadar yürütmeye çalıştığımız sürecin aksayan ve tıkanan yönleri aslında ele alındı. Sürecin dinamiği niteliğindeki adım aslında İmralı tecridinin lağvedilmesi, Öcalan’ın hedeflediği çalışmaların yapılması için gerekli koşullarının sağlanmasının gerekliliği de bu görüşmede tekrar teyit edilmiş oldu" dedi.
"MADEM Kİ SİLAHLAR SUSSUN İSTENİYOR"
Öcalan'ın cezaevi koşullarını eleştiren DEM'li Koçyiğit, "Tecridin ortaya kalkması gerektiğini bizler söyledikçe bazı çevreler bunu anlamamakta direniyorlar ve gerçek anlamda bu meseleyi çarpıtan yaklaşımlar olduğunu da görüyoruz. Hepimizin düşlediği barışı ve çözümü mümkün kılacak adımları atan, atacak olan aktör Öcalan değil midir? Evet kendisidir. Yine kendisi ile yapılan görüşmede kendisi bu iradeyi açıkça ortaya koymamış mıdır? Evet koymuştur. O zaman madem ki silahlar sussun, şiddet son bulsun isteniyor o zaman neden bunu yapacak en önemli aktör şu anda tecrit altında tutuluyor? Bunun önüne neden engel konuluyor? ‘Çözümü, barışı istemeyen kimdir’ diye de bütün bu tablonun içerisinde bu soruyu biz yeniden sormak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"TBMM'NİN SESSİZLİĞİ KAYGI VERİCİ"
"Meclis’in izleyici pozisyondan hızla çıkması, inisiyatif alması ve elini taşın altına koymasının zamanı geldi çoktan geçiyor da" diyen Koçyiğit, şunları söyledi: "Bakın 1 Ekim’den beri dünya kadar tartışma oldu, belirli aşamalar oldu, çağrı yapıldı ama halihazırda Meclis’ten hiçbir adım atıldığını görmüyoruz. Halihazırda Meclis’ten bir tane yaprak kımıldamıyor, hala hiçbir inisiyatif geliştirilmiş değil. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. DEM Parti ve halkın aslında demokratik toplum ve barışın inşası için atılacak adımlara dair ne beklediği, ne yaptığı çok açık ve net bir şekilde ortadadır. Ama halihazırda diğer taraftan, hükümet kanadından özellikle Meclis’in sessizliğini kaygı verici olduğunu ifade etmek istiyorum."
İMRALI HEYETİ GENİŞLETİLSİN
DEM Parti İmralı heyeti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasındaki görüşmeye değinen Koçyiğit, şöyle devam etti: "Bu görüşmede sürecin özellikle yasal meseleleri, ceza infaz hukuku ve diğer başlıklara dair kendisi ile bir görüş alışverişi yapılacak. Ama tabii ki sürecin daha detaylı bir şekilde ilerlemesi için Meclis’in rol üstlenmesi ve sürecin gerçekçi bir yasal zemininin oluşturulmasına ihtiyaç var. Halihazırda bu yasal zeminden uzaktayız, bu yasal zeminden yoksun şekilde süreç ilerletilmek isteniyor. Bu iş neden Meclis’te çekilecek? Çünkü bu çağrı bütün ülkeye, 85 milyon yurttaşa, Türkiye halklarına yapılmış bir çağrı. Doğal olarak 85 milyon yurttaşın iradesinin tecelli ettiği yer olan Meclis’in de halkı temsil eden bir kurum olarak hızla sürece müdahil olması gerekiyor.
Bu süreç 1 Ekim’den önce başladı ama biz ondan çok önce umut hakkıyla ilgili kanun teklifini yine Meclis’e sunmuştuk. Aslında bizim gündemimiz çok uzun süredir umut hakkının tanınması, tecridin kaldırılması, Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesidir. Heyetimiz bu süreci adım adım, şeffaf şekilde kararlılıkla devam ediyor. Ancak tecrit devam ediyor, Öcalan’ın heyet dışında bir görüşme trafiği oluşmuş değil. Bayramda aile ile sınırlı bir görüşme yaptı. Onun dışında heyetle sınırlı bir görüşme trafiği yürüyor. Bunun kabul edilebilir olmadığının altını çizmemiz gerekiyor. Tecridin tamamen kaldırılması ve bu sürecin ilerletilebilmesi için Öcalan’ın özgür yaşam ve özgür çalışma koşullarının hızla oluşturulması gerekiyor ve bu konuda da özellikle İmralı heyeti dışındaki heyetlerin adaya gitmesi, aydınların, yazarların, farklı siyasi partilerin ve bu konuda çalışma yürüten ilgili herkesin ve Öcalan’ın görüşmek istediği herkesle görüşme yapılacak koşulların hızla oluşması gerekiyor. Bundan imtina etmenin ülkenin barışına kaybettirdiğini ve bu sürece kaybettirdiğini ifade etmek isterim."
"BİZ ÖCALAN’IN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TALEP EDİYORUZ, BUNDA BİR TARTIŞMA YOK"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Koçyiğit, umut hakkına ilişkin soru üzerine "Biz Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep ediyoruz. Bunda bir tartışma yok. Ama bugün ilk elden yapılması gereken, oraya gidiş aşamasının taşlarını döşeyecek olanın hızlı bir şekilde çalışma koşullarının düzeltilmesi, herkesle görüşebileceği bir iklimin oluşturulması ve tecridin ortadan kaldırılması olduğunu ifade etmek isterim.
"BU SÜRECİ YÜRÜTMESİ GEREKENLER KANDİL, İMRALI VE BİZZAT HÜKÜMETİN KENDİSİDİR"
Koçyiğit, "Aldığımız duyumlar terör örgütü silah bırakmadan Ankara’nın da harekete geçmeyeceği şekilde. Bu konuda ne söylemek istersiniz" sorusunu da şöyle yanıtladı: "27 Şubat deklarasyonunun kendisi Öcalan’ın çağrısı. Ama sadece Öcalan’ın çağrısı değil. Bu Öcalan ile devlet arasında oluşmuş bir mutabakat. Sonuçta bu devletten bağımsız bir mutabakat olduğunu ve bu metnin böyle çıktığını düşünemeyiz. Bu anlamıyla bu çağrı sadece PKK’ye değil, aynı zamanda hükümete, aynı zamanda devlete, aynı zamanda Türkiye toplumunun hepsine yapılmış ve herkese yüklenen bir çağrıdır. Bu anlamıyla PKK, çağrıdan kendi üzerine düşeni aldığını ifade etti. Silah bırakacağını, bu konuda Öcalan’ın geliştirdiği sürecin tamamen arkasında olduğunu, hiçbir tereddüdünün olmadığını ifade ettiler.
Bundan sonraki süreç devlet ile PKK arasındaki görüşmelere kalıyor açıkçası. Yani bu koşulların oluşturulması devletin sorumluluğundadır. Birçok beyanlarında var o anlamıyla biz onların adına konuşacak pozisyonda değiliz ama basına ve kamuoyuna yansıyan yaptıkları açıklamalardan şunu en azından anlıyoruz; ‘Biz silah bırakmak, kongreyi toplamak istiyoruz ama bu koşullardan yoksunuz’ diyorlar. Yani güvenlik koşulları ve bazı özel koşullar öne sürüyorlar. Bu koşullardan birisi de Öcalan’ın özgürlüğüdür. Bu anlamıyla devletin bir mesai yapması gerektiğini düşünüyoruz.
Bizim buradan bir çağrı yapmamızın bir etkisinin olacağını düşünmüyoruz. Zaten örgütüne bir çağrı yapmış Öcalan. Biz de Öcalan’ın geliştirdiği sürecin arkasında olduğumuzu tam mutabakatla parti olarak da Kürt halkı olarak da ifade ettik. Bu bir süreç. Bu süreci yürütmesi gerekenler Kandil, İmralı ve bizzat hükümetin kendisidir. Onların görüşmesi, onların tartışması ve onların bu süreci hal yoluna koyup işleri çözmesi gerekiyor.” Bakan Tunç ile görüşmenin ardından İmralı Adası’na gidilip gidilmeyeceği sorusu üzerine Koçyiğit, “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştükten sonra tekrar İmralı’ya gitmek için bir başvuru yapılacak ve bir gidiş öngörülüyor ama takvimi başvuru yapıldıktan sonra Bakanlık öngörüyor. Bu anlamda kesinleşmiş bir takvim yok” dedi.
BULDAN DA "FİZİKİ ÖZGÜRLÜK" DEDİ
Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan için İtalya'da düzenlenen konferansta konuşan DEM Partili Pervin Buldan, "Biz biliyoruz ki atılacak olan her adım, Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne giden yoldur aynı zamanda" dedi.