Eczacı Nurten Saydan, TUİK araştırmasında, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırınin 1800 lira 98 kuruş olarak hesaplandığını, 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin ise 3 bin 610 lira 84 Kuruş olarak belirlendiğini hatırlattı.
Nurten Saydan, TEİS'in yaptığı araştırmada ise 2012 yılı verilerine göre Türkiye genelinde 24 bin 309 adet eczane olduğunu, bu eczanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu ile yaptığı sözleşmeye göre yapılan sınıflandırmada birinci kategoriye giren eczanelerden aylık 0-50 bin TL arasında satış hasılatı yapan eczane sayısının toplam 12 bin olduğunu, bu eczanelerin eczacı karlılıklarıyla dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin altında kaldığını, eczane masraflarını düştükten sonra kalan karlılıklarıyla da tek kişilik yoksulluk sınırının altında kaldığını belirledi.
Eczacıların kamuya yapmış olduğu iskonto oranlarının değiştirilmesi ve reçete başı almış oldukları 25 kuruşluk hizmet bedelinin daha makul bir seviyeye yükseltilmesi ve reçete başı meslek hakkı uygulamasının hayata geçirilmesi gerektiği belirtilen raporda, sağlık hizmeti sunan 24 bin eczacının hizmetlerini daha sağlıklı ortamda sunmalarının devamının sağlanması için ekonomik sorunlarının ortadan kaldırılması gerektiği belirtildi. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan TEİS Başkanı Eczacı Nurten Saydan, eczacıların bulunduğu bu kötü ekonomik durumun bir an önce iyileştirilmesi gerektiğini, bunun için de sağlık bakanlığı'nın ve SGK'nın eczane ekonomileri ile ilgili feryatlara artık kulak vermesi gerektiğini belirtti. Saydan'ın açıklaması şöyle sürdürdü:
'YÜZDE 10'U AYLIK 1000 TL GELİR ELDE EDİYOR'
"Yaptığımız hesaplamalara göre Türkiye'deki 12 bin eczanemizin aylık geliri 0-1500 lira arasında değişiyor. Eczacılarımızın yaklaşık yüzde 10'u aylık ortalama Bin TL gelir elde ediyor ki bu tek kişinin yoksulluk sınırının altındadır. Diğer taraftan son dört yılda TÜFE enflasyon artış oranının TÜİK verilerine göre toplamda yüzde 33 civarı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ilaç sektörü ve eczane ekonomileri enflasyon karşısında yüzde 40'a yakın bir oranda erimiş ve ezilmiştir" dedi.
Eczanesinde sağlık hizmeti sunmak için eczacı meslektaşının uzun bir eğitimden sonra sermaye koyarak eczane açtığını belirten Saydan, "istihdam oluşturuyor, vergi veriyor, yanında işçi çalıştırıyor. Kısacası çok ciddi anlamda hem maddi yatırım yapıyor, hem de fiili olarak bilgisini de katarak çalışıyor ama bunun karşılığında insanca yaşamasını sağlayacak asgari geliri elde edemiyor. Diğer taraftan ekonomik kayıplarını telafi edebilmek için birikimlerini eczanelerine sermaye olarak katan eczacıların birikimlerinin de bitmesi nedeniyle eczacıların kredi kullanımı 2005 yılından bu yana 14 kat artarak çok yüksek oranlara çıkmış olup, bankalar hariç Türk Eczacıları Birliği Yardımlaşma Sandığı'ndan eczacıların yaklaşık yüzde 70'i (16 bin 448 eczacı) kredi kullanmış durumdadır" dedi.
Eczane ekonomilerinin ciddi anlamda alarm vermeye başladığını da belirten Saydan, "Bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ciddi adımlar atması , eczacıların kamuya yapmış olduğu iskonto oranlarının değiştirilmesi, reçete başı almış oldukları 25 kuruşluk hizmet bedelinin daha makul bir seviyeye yükseltilmesi ve reçete başı meslek hakkı uygulamasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Son 8 yıldır karsız, hatta zararına çalışan eczanelerden ilaç ve eczacılık hizmeti alınmasını sağlayan yetkililer bilmelidir ki iflas edip kapanan eczanelerden ilaç ve eczacılık hizmeti alınması mümkün değildir" dedi.
www.istanbulhaber.com.tr